Cuma, Nisan 27, 2007

vakit asker özleme vaktidir... kahve arkadasim, sırdaşım, dert ortağım, süleyman askere gitti. ve bir de hakan tabii, hani bloguna hayran olup bloga baslama nedenim, flash ogretmenim, sanat danışmanım, msn listemin en süper nicklere sahip kişisi, blogumun her daim takipçisi... cabucak dönmeniz dileklerimle dostlar... inanın burda yokluğunuzu fazlasıyla hisseden biri var:(

Pazartesi, Nisan 23, 2007


Sevdam Agliyor - Sertab Erener

Bir duru sözle gönül alana
Bir kuru dalla, çiçekle gelene
Gitti gidiyor yarali yüregim
Gitti gidiyor kanadindan tut

A benim gözleri görmeyenim
A benim kadrimi bilmeyenim
A benim hasreti dinmeyenim
Beni elinle ellere gönderme

Ah anam garip anam
Ne sarayda ne handa
Bir zalim ocaginda sevdam agliyor
Ne gam ölsem ugrunda
Beni zehir zemberek, diller dagliyor

Perşembe, Nisan 19, 2007

miting muhtesemdi, gelenler gelmeyenlere anlatsın, ayrıca gerçek bir bahanesi olmayıp da gelmeyenler kendilerinden utansın.


SATILIK MEDYA için de, duygularımı net olarak aciklayan bir yazının bir parcasini koyacagim:

"Hrant Dink'in cenaze töreni, sekiz saat naklen yayınlanıyorsa televizyonlarda... Ve, iki milyon insanın "Hepimiz Mustafa Kemal'iz" diye haykırarak, Anıtkabir'e yürümesi, gösterilmiyorsa aynı televizyonlarda...Demiştik. Gene diyelim... Türk basını, bu unutulmaz utançla yasayacak bundan sonra."

Cuma, Nisan 13, 2007

Ey Türk Gençliği!
Birinci vazifen, Türk istiklalini, Türk cumhuriyetini, ilelebet mufafaza ve müdafaa etmektir. Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegane temeli budur. Bu temel, senin, en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi, seni, bu hazineden mahrum etmek isteyecek dahili ve harici, bedhahların olacaktır. Bir gün, İstiklal ve Cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için içinde bulunacağın vaziyetin imkan ve şeraitini düşünmeyeceksin! Bu imkan ve şerait, çok namüsait bir mahiyete tezahür edebilir. İstiklal ve Cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi
bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şeraitten daha elim ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalalet ve hatta hıyanet içinde bulunabilirler. Hatta bu iktidar sahipleri şahsi menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler; millet, fakrü zaruret içinde harap ve bitap düşmüş olabilir.

Ey Türk istikbalinin evladı! İşte; bu ahval ve şerait içinde dahi, vazifen Türk İstiklal ve Cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret damarlarındaki asil kanda mevcuttur.

14 NİSAN 07 - CUMARTESİ 11:00'de TANDOĞAN'DA GÖRÜŞMEK ÜZERE...

Pazartesi, Nisan 09, 2007

ölüm yasamın icinde dedi gecen hocalarimizdan biri, bu kadar yadirgamamamız gerektigini soyledi... ölüm uzerine sohbet ediyorduk. bir iki gun gecmeden ustunden meryem'in dedesi vefat etti. lafla peynir gemisi yurumez ya, yasamin icinde mi disinda mi sallamiyor, uzuluyor insan. meryem de cok uzuldu haliyle. meryem uzuldu, ben uzuldum... meryem agladi, ben agladim...

düsünüyorum da, acaba bize öğrettiler mi ölüme üzülmemiz gerektigini. ilk ölüm haberini aldigim güne döndüm sorgulamak icin. sanirim 6-7 yasindaydim. bi telefon geldi, kargasa oldu, kosede bi sandalyeye ilistim, ayak altinda dolanmamam gerektigini anlamistim. büyük amca öldü dediler. hissetmedim bisey. ama herkes o kadar üzgündü ki, üzülmem gerektigini anladim. agliyorlardı, ben de bakip bir iki damla gozyasi akittim. 9 yasinda annanemi kaybettim, onun öldügünü annemden ögrendim. yine bilemedim ne tepki verecegimi, ne diyecegimi, sadece bi süre onu görememe fikri tuhaf geldi, onun evine giderken, hep annaneme gidiyorum dedim, belki 3, belki 5 yil... annemi aglarken gordukce uzuldum, mezarliga ziyarete gittigimde uzuldum, ona uzulenleri gordukce uzuldum. yas olmus 25, artik hic tanimadigim insanlarin ölümü bile üzüyor beni. ölenlerin ailelerini düsünüyorum. onlara üzülenleri düsünüyorum. evlerin bürünecegi o yas havasına üzülüyorum...

ölüme üzülmeyi ögrenmek iyi mi, kötü mü bilemedim. acılara bogulmalı mı insan, yoksa bir perde indirip gözlerine, görmemezlikten gelmeyi öğrenmeli mi? duyarsızlık mı olur bu? yoksa basitce sagligini korumak. 3 günlük ömrü en iyi sekilde degerlendirmek mi?
Turgayla dialog:
-dün 300 spartalı'yı izledim
-peki kaçını gördün?
- :S , 30 falan
- hani 300 spartalıydı

Cuma, Nisan 06, 2007

yine bu aralar hastaliklar var etrafimda, annemin gogsunde kist cikti, pazartesi parca alinmasi icin doktordaydik, ayni gun kardesim carptigi ayaginin sisip morarmasi sonucu tirnagini deldirip, kanı akittirmak uzere hastanedeydi. ayrica kopegim hasta, o da hastanedeydi pazartesi. ostrojen eksikligi cikti, tedavi olmasi gerekiyo. hatta oda arkadasim da hasta, canı o kadar aciyor, basi oylesine donuyor ve bu gozlerinden oyle okunuyor ki ben de onla beraber dönüyorum diyebilirim. iste oyle... annemin sonucu kotu cikti, simdi gergin bir vaziyette onun ameliyat olmasini bekliyoruz...

bu aralar zuma diye bi oyuna sarmis vaziyetteyim, sanirim bundan 1- 1,5 yil evvel sirkette, egitsel oyun gelistirmeye calisirken kesfetmistim. deneme surumu vardi ve bir sure sonra oyun elimden gittigi, benim de yok crack bulayim, dur bi indireyim gibi taraklarda bezim olmadigi icin unutup gitmistim. ki zaten bilgisayar oyunu da pek sevmem. ama simdi biraz da sans eseri, buldum. stage 9'a geldim... 12 stage varmis, sanirim tamamlayana kadar birakmiycam. gerci gozlerimi agritiyo, yasartiyo ama yine de birakmaya niyetim yok...
bölümdeki bi is icin kasiliyodum, yapmam yetistirmem gereken seyler var diyordum ya, o isleri yaptim, "aferin"imi aldim, hatta gorev icabi bir cumartesi pazar 9-5 okulda olmam gerekiyodu. onu da gectigimiz haftasonu atlattim. artik bu isle ilgili gonlum rahat, huzurluyum...
ali abi gitti:( okuldan degil ama bizim bolumden gitti, bolumler arasi degisiklik yapmislar. cok uzuldum, gerci yeni abimiz de gayet iyi, ama tabii hic kimse bir ali abi olamaz. o efsaneydi...
en son antalyadaki konferanstan bahsetmisim, ama aslinda gecmemem gerektigi kadar hizli gecmisim o konuyu. gulsah uyari verdi:) yaptigimiz dans gosterisini atladim diye. konferansin acilisini bir dansla yaptik. topladim tayfayi, hani su grease'in en hareketli sarkisi şubidu şubidu dibapba dibum diyen, we go together var ya. ona bi kareografi olusturduk. 3-4 provayla sevimli bi dans grubu olduk. tabii ki fotograftaki ucan kiz ben degilim, ama henuz konferansla ilgili hic bi foto elime ulasmis degil. gerci bizim fotoyu koysam daha cok etkileneceginiz kesin:P saka bi yana, bizim dansin esas oglani, dansin bi yerinde ben ve benim gibi biri daha olmak uzere iki kizi birden kucakliyo da. gercekten gorulmeye deger bi sahne:)
uzun zamandır yazamadim farkindayim, ama saolsun siz takipcilerin "nerde yazilar" baskilariyla guzel bir geri donus yapmayi planliyorum. "guzel"le kastım, atladigim herseyi anlatmaya calismak olacak. bari ayri basliklar halinde yazayim da, ayri gunler yazmisim havasinda okuyabilin:) let's start...