Cuma, Mayıs 29, 2009

Sınav bitti, ama ben hala kendime gelemedim. Gerilmiş kaslarım yavaş yavaş gevşiyor, ağrılar içindeyim. Beynim yarısını yazılı da yazdırdığı 18 sayfaya, geri kalanı da sözlüde yetiştirdiği laflara harcamış, şu an geriye kalan bir garip boşlukla mücadele ediyorum. Duygularım da tükenmiş anlaşılan, heyecandır, sinirdir, mutluluktur yok ortada... Kendimi bitik hissediyorum...

Perşembe, Mayıs 28, 2009

Geçtim

Salı, Mayıs 26, 2009

Yeni evimdeki tadilat dün başladı. Hani buraya not düşeyimki, lan kaç gün oldu, bitmedi bu iş diye bir yakınma durumum olursa, bloga girip tarihe bakarım. Çok iş var çook. Neyse şu yeterliği bir atlatayım da tadilatı gözümde büyütmeye sonra başlıyayım. Yeterlik de yarın ve perşembe zaten, çok uzak sayılmaz...

Pazartesi, Mayıs 25, 2009

düşündüm de geriye sayacak gün bile kalmamış elimde sınav için. hani bi ucundan başlıyayım desem komik olacak...
Bir insan hem evlilik hazırlığı içerisinde olur, hem de doktora yeterlik sınavına çalışırsa, ne olur? Rüyasında sipariş ettiği yatak odası dolabının geldiğini ve kocasına çekmeceleri müfredata göre düzenlemeleri gerektiğini söylediğini görür :)

Cuma, Mayıs 22, 2009

Erik erik, güzel erik,
Rengi yeşil erik;
İstemem üstüne tuz muz,
Katur kutur yerim seni can erik.
Dirsek çürütmek: Okumak için çok emek sarf etmek. (TDK)

Yanlış hatırlamıyorsam daha önce de belirttim, bu dirsek çürütmek meselesi okumak için çok çaba sarf etmek şeklinde yalnızca bilişsel ve duyuşsal olarak yorumlanamaz. Aynı zamanda fiziksel bir durum da söz konusudur. İnsan masa başında çalışırken devamlı dirseklerine yüklenir ve dirsekleri ağrır. Bu günümüz bilgi çağında ve bilgisayar başında da böyledir. Tıpkı şu an benim dirseklerimin acaip ağrıdığı gibi.

Perşembe, Mayıs 21, 2009

Çok işim var ya, çalışmam gereken çok ders, öğrenmem gereken çok şey; bir de hangi mutfağı yaptırayım, hangi evyeyi taktırayım diye vermem gereken çok karar, yapmam gereken çok hesap. İşte tam da böyle zamanlarda masamdaki başını alıp giden dağınıklığa bir son veresim gelir benim. Dürter beni bu his, oturtmaz yerli yerimde. "Topla beni topla" diye tozlu monitorume not duser. Hala direniyorum bakalım 1 haftayı çıkarabilecek miyim? Yoksa saatlerce tek tek düzenleyecek ya da bu işe vakit harcamamak için topluca yere mi sereceğim?

Çarşamba, Mayıs 20, 2009

Haftaya bugün bu saatlerde sınavda karşıma çıkan sorularla cebelleşiyor olacağım, muhtemelen belli bir süre kalemi gereksiz bir araç olarak görüp, kullanabileceğime olan bütün inancımı yitireceğim.

Salı, Mayıs 19, 2009

Bu 19 Mayıs'ı; bölümde, istatistiğin çetin yollarında mücadele vererek harcıyorsam, bahsettiğin gençliği yaratmada bir lokma da benim tuzum bulunabilsin diyedir...

Pazartesi, Mayıs 18, 2009

şu aptal doktora yeterlik sınavı yaklaştıkça, çalışmam için geriye kalan zaman azaldıkça, konsantrasyonumun azalması normal mi? bu ikisi dogru orantili iki degisken mi? "geriye kalan zaman" hic bir zaman artamadigina gore, yoksa ben boku yedim mi? calistikca, ogrenmem gereken seylerin azalmamasi, aksine bu calismalarin benim yalnizca daha ogrenmem gereken ne cok sey oldugunu fark etmeme sebep olmasi da bu durumun bir baska kaniti mi? ve hatta bunlarin arasindaki dogrusal bir iliski bile olmayabilir mi? sınava kalan sure sıfıra yaklastikca, ogrenmem gerekenler sonsuza yakinsiyor olabilir mi? ben sadece boku yememiş, aynı zamanda bitmiş olabilir miyim?
Evimin kadını mı olsam ben? Bol çocuk doğursam, onlara baksam, çamaşır assam, yemek yapsam. Ütü, mütü için kendime bir de yardımcı tutsam. Biraz büyütüp eğittikten sonra 3-4 bebeyi, güzel sanatlarla uğraşsam. Kessem yapıştırsam, eğip büksem, çizsem boyasam, sonra da satıp hem para kazansam hem doyuma ulaşsam. Çocuklar işe başlayınca, alıp sevdiceğimi terk etsem şehri, bir adaya ya da denizle ormanın sınırına yerleşsem. Gereksiz telaşlarımı, boş hırsları, bu anlamlandıramadığım hayatı geride bırakıp gitsem...

Cuma, Mayıs 15, 2009

"Beni bu güzel havalar mahvetti"

Perşembe, Mayıs 14, 2009

ehheheh, bölümdeyim, camı açtım, sweatshirtümü giydim, yiyip içiyorum, sadece masa lambam yanıyor, gerisi karanlık ve duman konserini dinliyorum keyifle, bir yandan da çalışıyorum olabildiğince. optimum çözüm bu olsa gerek...
Onu deliler gibi seviyorum,
onun beni böylesine çok sevmesini de,
bunu açıkça hissedebilmeyi de çok seviyorum.
Onunla ömrümü paylaşmaya başlamak için sabırsızlanıyorum...
Üniversiteler şenlik kaynıyor, benimki de bugünler de coşuyor. Akşama Duman konseri var, ama ben gitmeyeceğim, çünkü deliler gibi ders çalışmam gerekiyor. Şu doktora yeterliği bir vereyim, kendimi sokaklara atacağım, sabahlara kadar gezip tozacağım. Hea bir de bir Duman konseri bulup, ona katılacağım; söz verdi sevgilim, sınavımı geçince götürecek beni :)

Çarşamba, Mayıs 13, 2009

Bahardan öte bir koku var havada, belli ki yaz kapıyı zorluyor. Ben baharı yaşayamadan bahar gidiyor :(

Oysa ben çiçekler süslerken dalları, aşkımla oynaşmak, öpüşüp koklaşmak, kırlarda yuvarlanmak istiyorum, bir de bıdı bıdı konuşup, ona bir şeyler anlatmak; bir yere geç kalmadan, telaş içinde olmadan, yapacak çok işimiz var diye endişeye kapılmadan, uzun uzun, rahat rahat baharın keyfini çıkartmak istiyorum...

Salı, Mayıs 12, 2009


Şükür gelinliğin siparişini dün akşam verdim. Bir de evimizin tadilatı başlasa daha ne isterim...

Cuma, Mayıs 08, 2009

Konferans da bitti, ben de...

Pazartesi, Mayıs 04, 2009

hani konferans düzenliyoruz demiştim ya, o bu hafta. bir de bir laf var ya " başımı kaşıyacak vaktim yok" haliyle o da bu hafta... doktora yeterlik için yapılan geri sayım, "ay"la değil haftayla yapılır oldu, o da var bu arada. düğün yaklaşıyor, gittiğim gelinlikçiler artık sipariş vermeniz lazım, yetişmez diyor, bir de bu var. ha bir de verdiğim dersin yükü gittikçe yoğunlaşıyor, o var. var allah var... off...