Çarşamba, Eylül 30, 2009

Kayıtlar var 2 gündür, çoçuklar okula doldu. 3 gün daha da sürecek. Niyeyse 5 güne çıkarmışlar bu yıl, hep 3 olurdu. Çok başımı ağrıttı dün bu kayıt mevzusu. Bugün ağrıtmasa bari...

Pazartesi, Eylül 28, 2009

Gonca doktor oldu.
Ben sevindim.
Darısı başıma dedim.
Gonca gelin oldu.
Ben heyecanlandım.
Koştum nikaha İstanbul'a gittim.
Gonca İstanbul'lu oldu.
Ben üzüldüm.
Mutluluğu oradaysa napalım dedim.

Perşembe, Eylül 24, 2009

Bodrum'daydım, güzel bir tatil geçirdim, kayınvalidem ve kayınpederimle ilk tatilimdi bu haliyle, beni seviyor olabilirler sanırım, e ben de onları seviyorum. Daha ne olsun... Biraz yüzme fırsatı buldum, terasta mangal keyfi yaptım, balıkçıya gittim, Körfez'e uğradım, kocamla gece yarısı bom boş bir kumsalda, iskele üzerinde öpüşüp koklaştım. Bir de artık yeni bir elbiseye, evim için güzel bir anahtarlığa ve kardeşim için aldığım, ama çok beğendiğim için vermekten vazgeçmek üzere olduğum kiraz küpelere sahibim :)

Perşembe, Eylül 17, 2009

Yaz bitti, ama ben kabullenmek istemiyorum. Bu bayram tatilini bahane edip; Bodrum'a kaçıyorum. Sonbahar gelmişken Ankara'ya, ve ben otururken üzerimde hırkamla, yazı kovalarcasına denize gidiyorum...

Çarşamba, Eylül 16, 2009

ooof! çok pis adam dövesim var bugünlerde. şöyle harbi haksız birini bulsam, pisliğin teki olsa, dayak yemek için onlarca sebep yaratsa ve benim de onu dövmeye gücüm yetse, ha birde bu dayak seansı başıma hiç bir iş açmayacak olsa. şöyle bir temiz sopalasam. attığım yumruklardan ellerim acısa, kan ter içinde kalana kadar boğuşsam, yere yapıştırana kadar yumruklasam, sonra bir güzel diz atsam, kapaklanıverse yere, sonra durmaksızın ve tüm kuvvetimle tekmelesem. onu orada öylece, yarı baygın bıraksam, taş, sopa ya da kesici bir alet almaya gittim zannedip götü uçuklasa, ama yine de yerden kalkacak hali olmasa. ben arabama atlayıp çekip gitsem, elimin kanını arabadaki ıslak mendille biraz temizlesem, üstümün başımın kan içinde olduğunu fark etsem, eve gitsem, zaten eskimiş olan tişörtümü çöpe atsam, kotumu da çamaşır makinasına ve sonra duşa girsem, ılık bir duşa... çıkınca, kendime yiyecek bir şeyler hazırlayıp, tv'nin karşısına geçsem...

Salı, Eylül 15, 2009

Gonca, Turgay ve Vildan'ın oluşturduğu ve benim de kendimin odası varsaydığım, tüm "bas git!" tehditlerine, beni kaçırmak için üzerime atılan silgilere rağmen çıkmak bilmediğim oda bugün bomboş. Hatta haftanın geri kalanında da boş olacak, 3'ü birden ülkenin farklı yerlerine dağıldılar. Hiç biri olmadan tüm hafta nasıl geçecek bilmiyorum... Kiminle yemek yiyeceğim, kiminle çay, kahve içeceğim, gidip kime sataşacak, bunalınca kime dertleneceğim, sıkışınca başım, kimden yardım isteyeceğim :(

Pazartesi, Eylül 14, 2009

Cumartesi günü öğleden sonra, azıcık TV karşısına geçeyim dedim, cnbc-e'yi açıverdim, bir dizi çıktı karşıma...
‘In the land of myth, on the time of magic, the destiny of a great kingdom rests on shoulder of a young boy. His name.. Merlin..’
İzledim, fantastik bir şey, zaten bilindik de bir hikaye ama hoşuma gitti, devamlı izlediğim hiç bir dizi yok aslında, olması da tercih ettiğim bir şey değil zaten, ama bunu izlesem hoşuma gidecek gibi...
"Monday is an awful way to spend 1/7th of your life"
Sanırım Pazar gününü sevmememe sebep olan da bu aptal Pazartesi'ler... Dolayısıyla oran 1/7 değil 2/7 oluyor... Genel olarak iyimser bir insan olduğumdan gün gelecek ve ben Pazar'ı seveceğim dedim durdum yıllardır kendime. Ama olmuyor işte. Okul bitse, Pazartesi'ye tüm haftasonunun ödevlerini yetiştirmeye çalışmasan seversin demiştim; okul bitti, yine de sevemedim. İş hayatına geçsem severim dedim, geçtim sevemedim. Yok yok Pazar aile günü ben sevgilimle zor görüşüyorum, evlensem severim dedim, yine sevemedim. Umudum kalmadı...

Cuma, Eylül 11, 2009

Çok sıkıldım, özellikle bugün, bir an evvel çıkıp evimin yolunu tutasım var. Havadandır belki, belki sel yüzünden ölen insancıkların, oluşan maddi zarar yüzünden aç kalacakların derdinin bana düşmesindendir, kimbilir belki de Gonca'nın vereceği tezi, sade onu değil beni de gerdiğindendir...
banyomuzun aynası takıldı dün, henüz apliği çalışmıyor, elektrikçi gelmeli, ama olsun, kocacımın seramiklerde traş olmasına gerek kalmayacak artık. ha bir de sitelerden kurtaramadığımız 2 sandalyemiz vardı, neyse ki diğer 6'sı fazla eskimeden onlarda geldi. çok iyi bir konumdayız :)

Perşembe, Eylül 10, 2009

evlendim evleneli parmaklarımdaki kesikler hiç geçmiyor. her gün yenileri ekleniyor. bir de ellerim soğan kokuyor... dün turgay bu yaşantımı ömrümün sonuna kadar sürdüreceğimi mi, yoksa bunun geçici bir heves mi oldugunu sordu. kendi sorup unuttu, ama soru bana harbi dokundu, cevap veremedim ve hatta cevabı ben de merak ettim. evciligin kiz cocuklarinin en sevdigi oyun oldugunu biliyorum, cok oynadim, ama benim robotlarim, arabalarim, bilyelerim de vardi, oynamaktan zevk aldigim...
kankilerimizden sonra, bir grup arkadasimiz daha geldi evimize, resmi olarak 3. misafirimizdi. bu akşamsa annemler gelecek yemeğe, misafir ağırlamak da hem zevkli hem yorucu bir iş sanki...

Salı, Eylül 08, 2009

Blogger'in doğum günü sanırım bu aralar, bir dilim pasta duruyor amblemin kenarında. Düşündüm de benim blogumun dogum gunu ne zaman diye, 01.12.2005'miş. Tabii bu msn space'te başlama tarihi, blogger'a geçişim daha yeni, 27.10.2006. Unutmayayım da 1 Aralık'ta kutlayayım.
Bilmem o zaman yazdım mı bloga, ama 2000 yılından beri devam ettiğim kulübüme veda ettim, geçtiğimiz baharda. Bu Cuma, dönemin ilk toplantısı olmasının şerefine, başkanın da davetiyle, eski bir üye olarak katılacağım toplantıya, çok garip geliyor.
lunapark'a gittim geçenlerde, buraya yazmak lazım. yeni oyuncaklar gelmiş. çok yüksek olan bir tanesi var, kesinlikle yeni favorim. bilmem ki kaç yaşımda bunlardan zevk almaktan vazgeçeceğim... bir de havalar iyice bozmadan bir kez daha gitmek lazım derim :)

Perşembe, Eylül 03, 2009

Bu aralar panolarda yer alan reklamların etkisi, albümde emeği geçenlerden tanıdığı olma durumu ile birleşince Suzan Kardeş'in Makyaj Odası Şarkıları albümünü dinlemek farz oldu. 2-3 gündür bu albümde takılıyorum. Haluk Bilginer - Meltem Cumbul - Cem Yılmaz - Erkan Can'in parçaları favorilerim gibi görünüyor...

Salı, Eylül 01, 2009

Türk Sanat Müziği'nden gün geçtikçe daha da fazla zevk almaya başladım. Yaşlı dedeler misali şarkılarda dalıyor, eski günleri anıyor, yalnız dostların olduğu bir rakı sofrasında bulunduğumu hayal ediyorum. Durum böyle olunca, haliyle kendimi yaşlı hissediyorum. Zaten evlendim, unumu eledim, eleğimi duvara astım modundayım. 2, 3 de çocuk dolansa eteklerimde tam olacak...