Cuma, Kasım 28, 2008

geçen öğlen bingo yaptım restoranın birinde. nasıl mı? anlatayım.

bir yemekle ilgili ne gibi sıkıntılar yaşanabilir düşünelim.
a) tazelik sorunları
b) hijyen sorunları
c) tad sorunları

peki benim yemegimin nesi vardi?
a) yemegin altında kullanılılan, tabaga dizilen ekmeklerim küflüydü.
b) yemekten kıl çıktı
c) köfteler pişmemişti

işte böylece bingo yaptım ben, ödül olarak da o yemeği kazandım işte :)
Gonca kışa, "kış kış" demiş, ama anlaşılan dinlememiş. Yapacak bir şey yok gibi görünüyor. Üstelik hemen bugün Ankara'da kar bekleniyor. Ayağımda bezden converse'ler, sırtımda yün hırka, geliyor ama ben de pek hazır değilim kışa. Üstelik fiziksel koşullarımın dışında, psikolojim de müsait değil daha...

Perşembe, Kasım 27, 2008

sanki hayatımın ondan öncesi hiç olmamış;
zaman, onsuz külliyen boşa harcanmış;
anılar, onunla olanlar ve onsuzlar diye ikiye ayrılmış...
Trafik denen zıkkım; günümü başlamadan piç ediyor...

Perşembe, Kasım 20, 2008

havadan mıdır, sudan mı; bana bu aralar yine bi sıkıntı bastı... herşey üstüme gelmeye başladı. herkes saldırılası, her yer sıkıcı...

Çarşamba, Kasım 19, 2008

insanın "ne harika" bir çift yorumu yaptığı, "ruh ikizi" dedikleri bu olmalı gözüyle baktığı çiftin boşandığı haberi, bizim gelinlik kızı evlilikten korkutmaz mı? o kız sevgilisine, -boşanmak istemiyorum, o yüzden evlenmeyelim- demez mi? esas oğlan, 3 gün evvel, akşam sinemaya gidelim mi havasında, -yarın evlensek ya- diyen bu kızı dengesiz bulmaz mı? bas git kızım başımdan, bela mısın demez mi? bizim kızın düğün hayalleri gerçekleşmez, düğün pastası salona gelmeden bölünmez mi? hay allah...

neyseki kız, satranç oynar gibi, ileriki adımları görüp, fazla düşünmeden beynini, fazla konuşmadan dilini devre dışı bırakabiliyor da, şimdilik korku adımında sabit duruyor...

Pazartesi, Kasım 17, 2008

insanın aşkı, olunca en yakın arkadaşı;
durmak iyice zor geliyor ondan ayrı...

Perşembe, Kasım 13, 2008

11. ayın 11’inde çalındı kız evinin kapısı, çikolata ve kırmızı güllerle.
Aldım - verdim dendi ve olundu tek bir aile.
Koca bir merhaba benden evciliğe :)

Pazartesi, Kasım 10, 2008

Geçen düşündüm ciddi ciddi; canımı verdiğimde senin geri geleceğini bilsem, gözümü kırpmadan veririm gerçekten...

Perşembe, Kasım 06, 2008

ne çok işim var benim be! sanki hiç bitmeyecek; ölüp gidicem, koca bir -yapılacaklar listesi- kalacak arkamda... işlerimi sıraladığım, kafamda toparladığım, hakkında notlar aldığım, uğrunda dertlendiğim kadar yapmaya harcasaydım vaktimi, oldukça kısa olurdu listem sanki. işin kötüsü liste kabardıkça, umutsuzluğum artıyor, her geçen günle liste kabarıyor ve ben gittikçe umursamaz oluyorum listeyi. yazıp yazıp yapılacak işleri kağıtlara, tıkıyorum oraya buraya. daha az vicdan azabı duyuyorum galiba böyle olunca. en azından bilincindeyim ne çok işim olduğunun gibicesine. ne bileyim öyle işte...

bu pazartesi bir heves başladım listemin ucundan, koca karıların rejime başlaması gibi. anneme web sayfası yapma girişimlerinde, taslağı koyup ortaya, vereceği içeriği bekleme moduna girdik mesela. sonra bisikletimi tamir ettirdik. bunların ikisi de tabii turgay'la. ha bir de gece kışlıklarımı çıkarttık, o da bekleyen bir işti ne de olsa. ödevlerle de uğraşıyorum biraz biraz, pazartesi, salı okuldaydım 12'ye kadar, bu akşam da calismayi planliyorum hatta. ha bir de dişçi randevusu aldım yarına, dişlerim ağzıma dökülmezden evvel gitmeyi başaracak gibiyim. dur bakalım, listeye devam etmeyi daha ne kadar becereceğim...

Çarşamba, Kasım 05, 2008

ya türkülerin sözleri acaip hoşuma gidiyor. bakınız bu sabah radyoda denk geldiğimde ne diyordu: "kız sana vurulanın veremi tükenir mi?" :)

Pazartesi, Kasım 03, 2008

"küçüktüm, ufacıktım, kocaman bir salakcıktım" isimli anılar serime başlamaya karar verdim bugün. ne zamandır aklımda ama bir türlü girişememiştim. evet ilk itirafım geliyor: ben küçükken fındıkla nohutu aynı şey zannediyordum...

Pazar, Kasım 02, 2008

öyle bir sistem kuralım ki sevgilimle;
birbirimizden hiç ayrılmak zorunda kalmayalım.
ha var ve adına evlilik mi diyorlar, o zaman onu yapalım...