Cuma, Mayıs 26, 2006

kadınlar & gelincikler

yürüdüm bugün,
öğle güneşinin altında,
gelincik tarlasında.

kırmızı, kan kırmızı vahşi çiçekler, şu gelincikler.
asi, özgür, başına buyruk...

nerede, neden ve nasıl bitiverdikleri belli değil.
o tozun toprağın, çerin çöpün içinde,
canları istediğinde,
istedikleri kadar fışkırıyorlar,
"sen bana karışma" dercesine.

sevdilerse bi yeri dağıtıyorlar,
ortaya koyuyorlar tüm güzelliklerini,
yayılıyorlar her bi yana.
ne sulamasını bekliyorlar kimsenin,
ne ilgi göstermesini,
kimseye ihtiyaçları yokmuşçasına.

oysa tum o havalarina ragmen,
minik bir ruzgar ya da sert bir dokunuş bitirebilir onları,
dökülüverir narin yaprakları.
kırılganlar hem de çok,
ve ölesiye gururlu,
saklamak ister gibi bunu.

sizce de bazı kadınlar gelincige benzemiyor mu...

Salı, Mayıs 23, 2006

ah bu sarkilarin gözü kör olsun...

bugun biseyler yazmak istiyorum, ama ne yazcagimi bilemiyorum. bikac gundur bi sey var aslinda aklimda yazmayi planladigim: sevdigim sarki sozleri :) acaba ona mi girissem? dur bi baslayalim bakalim...

Chris Isaak - Wicked games - nobody loves no one...
Cure - it's friday i'm in love
Sting- i'm an English man in newyork
Bob Marley- no woman no cry
Faithless- God is a DJ
Dido- i want to be a hunter again
İpraam tatlises - bir kulunu cok sevdim, o beni hic sevmiyor!
Mahsun - Nemrud'un kizi- ocagim söndü, nası beladır. bırakıp gitti, bu ne devrandır. Dunya gozumde kerbeladır. Allahtan bulasın!
Nil - ben manyak mıyııım?
Aylin Aslim - Ben kalender mesrebim, güzel çirkin aramam, gönlüme bir eğlence isterim olsun.
Burhan Öcal- İndim dereye taş bulamadım, kendime gore es bulamadim.
Duman - sadece koklayacaktim - Tadına bakmayacaktım, sadece koklayacaktım, icime cekmeyecektim...
Vega-Elimde degil- yalansan, yalanı severim, elimde degil.
Sezen- Allahin varsa- Bu aksam adres defterinde S harfinin oldugu yerde bulup, ya çiz ya yak adımı, ya da sessizlik koy yerine. Gittigin o gece ardindan 2 kadin uyanip aglayacak, biri annem digeri ben, benim biraz ahım kalacak, allahın varsa, vicdansiz...
Müslüm Gürses - Tanrı istemezse yaprak düşmezmiş, tanrı istemezse insan ölmezmiş. sen beni tanrı mısın, beni öldürdün? Allah öldürür dünyadan alır, sen beni öldürdün hayatta bıraktın. Cehennem ateşi ahirette olur, sen beni dünyada ateşe attın.
Zeki Müren - Elbet bir gün bulusacagiz, bu boyle yarım kalmayacak, ikimizin de gozleri yaş, oyle durup bakisacagiz.
Vega-Serzeniste- biraz sev sakinleştir.
Nelly - it's gettin hot in here, so take off all your clothes. i'm gettin so hot, i'm gonna take my clothes off.
Talking Heads - psychokiller - run run run run run run run away
Kurban - Yalan dostum ask diye bisey yok, ask dedigin 3 gunluk eglence, bilemedin 5 gun sursun, kapilip da surunen cok.
Asık Veysel - güzelligin on para etmez, bu bendeki ask olmasa.
Pamela - cebimde bir tek numaran kalmis artik, herkes icin bir tadimlik.
Muzeyyen Senar - dalgalandım da duruldum, kostum ardindan yoruldum. binlerce guzel sevdim de en son sana vuruldum.
Duman - Bu aksam - icerim ben bu aksam, ben burda bu aksam.
Duman - hayatı yasa - uyan dostum uyan. hadi keyfine bak, inan bana aldirma obur dunyaya. hayati yasa, durma. obur dunyayı sorma, hayati yasa.
Feridun duzagac - alev alev - birbirimize bi kac ask kadar gec kalmis olmasaydik, hep yanlis gidenlerin ardindan yorulmasaydik. kendimi ariyorken olmaktan korktugum yerdeyim: sendeyim. al beni ne yaparsan yap.
Ozlem Tekin- daglari deldim - daglari deldim, tek basima, colleri astim. bir tek ben erleri yendim kiz basima, sende yikilmam.
Sebnem Ferah - mayin tarlasi - mayin tarlasinda dolasip durmusum, ask sanipta. herkes arkamdan bagirmis kimseyi duymamisim. savas filmlerinde olur ya yarali yarali devam etmisim. sonuna kadar ask ya, yanimdasin sanmisim.
Muazzez Ersoy- Güz gülleri - Güz gülleri gibiyim, hiç bahar yaşamadım. ya sevmeyi bilmedim, ya sevince gec kaldim.
Serdar Ortac - Kafayi yormam, sonuna bakmam, ben adam olmam.
Bodyrockers - i like the way you move!
Ellerin nerde - Kaderimde bu da mi vardi, sevdigimi baskalariyla, goreceksem eger kör olsun bu gozler gormeyeyim bi daha. bilirsin sensiz ben hic yasayamamki ölürüm hasretinle...
Garbage - i'm losing my favorite game, your losing your mind again.
Shakira - don't bother - don't bother i'll be fine. I promise you won't ever see me cry. Don't feel sorry.

Çarşamba, Mayıs 17, 2006

Adana macerasi

kapattigimda gozlerimi pembe zakkumlar beliriyor,
bir dost kahkahasi kulaklarimda,
göl kiyisindayiz ama yuksekte,
göl asagida, bir deniz edasiyla uzanmakta.
yesillerin arasindayiz,
dallar kirmizi kareli eski ortunun uzerine kadar inmis.
masadakileri yemeye doyum olmuyor.
kuslari duyuyorsun devamli,
hatta biri tam burnunun ucundan ucuveriyor.
çayın biri gidip digeri geliyor, tıpkı saatler gibi.
derken sabah serinligi yerini gunese birakiyor usulca.
doga gunese teslim oluyor saygiyla...
kalkma vakti geliyor,
cennetin kapilarindan cikiyorsun, girdigin gibi,
ne de olsa gercek hayata donme vakti...

Salı, Mayıs 09, 2006

gunes sehrinde bi gun

palmiyelerin oldugu bi sehre gittim haftasonu,
gunesin guzel yuzunu daha cok gosterdigi.
mavinin hafif hafif dalgalandigi,
eski tatillerin kokusunun duyuldugu bi sehir.
daldim soguk sulara,
ve kesildi sanki dunyanin tum gurultusu o suyun altinda.
kırmızı ciceklere dokundum gezdigim bahcede,
tanimadigim bilmedigim,
kendi sehrimde hic gormedigim.
sonra tanidik bi koku duydum,
yanastim hanimellerine.
derken döndüm yine rutine,
toplantilar vs...

Cumartesi, Mayıs 06, 2006

"O"nun Doguşu

hani her bakisinizin anlamini bilir o,
bi cumleye baslamak icin "ilk once, genelde, eskiden" diye 3 kelimeyi pespese dizip devamını kuramadıgınızda bile anlamistir coktan derdinizi.
sevdiginiz yemegi bilir, tipki sizin onun ispanaga "hayir" diyemeyecegini bildiginiz gibi,
"hadi makarna yapalim" diyecegi zamani da.
ya da "sana portakal suyu aldim" diyebilir sen istemeden,
veya "koymayin o cola icmez" cumlesini kurabilir yeri geldiginde.
telefonun ucundan anlayabilir, yaninizda birileri oldugu icin rahat konusamadiginizi ve sadece yes/no questionlari sormasi gerektigini.
gunun her saati aranabilir her konuda,
can sıkıntısına da yurekteki kıpırtıları paylasmaya da birebir gelir.
"o masan toplanmadan gelmem sana ders calismaya" dediginde, toplarsiniz aylardir kendiniz icin el surmediginiz masanizi,
dans provasindan ciktiginizda ve aksama opera'da gosteriniz oldugunda, o birkac saatlik arada yorgunluktan koltukta sizdiginizda yerlestiren o olur bulasiklari,
sinav icin, kimin hangi kismin kopyasini hazirlayacagina dair birlikte plan yaptiginiz da.
karisinca akliniz danismaniz gereken odur, cunku o yaptiginiz her seyin nedenini sizden iyi bilir.
onu delirtirsiniz bazen, o da sizi ara sira,
ama bi turlu gerceklestiremez, sizi o kayaliktan asagi yuvarlama planlarini,
hatta birbirinizden birkac hafta bile ayri kalamazsiniz.
turk kahvesi istediginde caniniz, kalkip yapan odur, kendi evinizde bile.
zaten artik misafiri degildir evin,
o kardesinizdir, anne-babanizin bir baska kizidir.
herkes ozler onu, tek siz degil.
kiskanirsiniz bile bazen...
o dogum gunu geldiginde sadece "dogum gunun kutlu olsun" denemeyecek kadar cok degere sahiptir.
yo yoo hediye almak degil olay, hatta yillar olmustur, dogum gunleri yeni yillarda birbirinize hediye almayali,
gecmistir hediye devri arkadasliginizin, az buz degil 17 yil olmus tanisali,
12-13 de can ciger kuzu sarmasi olali.
"birlikte buyuduk" demeniz gayet dogru olur, tipki ayni anda dikilen iki fidanin birbirine dolanarak buyumesi gibi,
ayirmaya kalksaniz dallarini kiracaginiz, hatta birini kesmeden ayiramayacaginiz gibi, ne de olsa kokleri karismistir birbirine.
ayni anda ayni seyi dusunmek gibi bi ozelliginiz vardir,
ayni fikirde olmadiginizda da birbirinizin neyi niye farkli dusundugunu anlayacak alt yapiniz,
ve anlamadiginizda tartisacak dayanikliliginiz, Asli ayirmaya calissa da bilirsiniz o tartismanin dostlugunuzun tek bi kirintisini bile yok edemeyecegini...
"iyi ki dogdun" demek gerek ona, "iyi ki varsin"
"sen olmasan, ben bu olmazdim cunku"
"belki de bu kadar guzel olmazdi hayat"
sayende gittigim & hayran oldugum amelie'nin film muziklerini dinleyerek yaziyorum bunlari,
baksana her yerde, her seyimdesin, masamdaki kagida bakiyorum "tam pelin'e not yazmalik" diye bi kenara ayiriyorum,
atiyorum elimi kalemlige, mora uzaniyor elim "pelin mor sever" diyorum icimden.
ayagimda bodrum da beraber hirpaladigimiz ayakkabilarim,
hani su bienali gezmeye gunubirlik istanbul'a gittigimizde,
senin sirf benim icin katlandigin cocugun da oldugu bodrum...
yaz yaz bitmeyecek kadar aninizin oldugu,
sevmekten yorulmayacaginiz,
beraber olmaktan usanmayacaginiz insan o.
o en yakin arkadasiniz.
kankaniz, caniniz...
o "iyi ki dogan, iyi ki varolan"
dogum gunun kutlu olsun dostum,
80.mumu beraber uflemek dilegiyle...

SENI COK SEVIYORUM

Perşembe, Mayıs 04, 2006

sevdiklerim

pekala, neleri seviyorum ben? irili ufakli, fark etmez. baslayalim saymaya...
dev ailemle beraber olmayi, her bir uyesini tek bir ortamin icinde gorme sansim olan dogum gunu partilerini
pelin'in leb demeden leblebimi anlamasini, kafam karistiginda anlayip cozum yolu gostermesini
derdimi, hissimi asli'yla korkusuzca paylasmayi, onunla gecen cay saatlerini
suleyman'in super muhendis mantigini hissettigim sohbetlerini, onunla gece kahvelerini
onur'la 2 psikolog edasinda yaptigimiz hayata, kizlara, erkeklere vs. dair derin konusmalari
dostlarla bodrum gecelerini
yorulan ayaklarimin topuklu ayakkabilardan kurtulusunu
surdugum ojenin super kaygan olmasini ve isimi zorlastirmamasini
acı cikolatayi
portakali ve 7/24 taze sıkılmıs portakal suyunu
ve yine 7/24 orta sekerli turk kahvesini
radyoda sevdigim sarkinin calmasini
pespese yesil isiga denk gelmeyi
geceleri cam acik, guzel kokan bir havada saclarim ucarken araba surmeyi
herhangi bi an yuzume gunes vurmasini
kedileri, kopekleri vs. beslemeyi, sevmeyi, onlarin mutlu olduklarini gormeyi, bilmeyi
kıtırda birayi
cuma toplanti cikisi oran-newcastle'i
fotograflara bakmayi
yillar yili hatira olarak sakladigim yuzlerce parcayi karistirip nostalji yasamayi
kesip bicip, tasarlayarak el isi biseyler uretmeyi
her an onumde bi kagit olmasini ve ona biseyler karalamayi
agaclara, ciceklere dokunmayi
farabi'deki sokak koftecisinden gecenin bi yarisi kofte yemegi
yine oralardaki dayidan midye yemeyi -ama artik dayi yok:(
overall'da persembeleri soul stuff'i dinlemeyi
gozde'yle manhattan'a gitmeyi
karniyarik, pilav, cacik 3'lusunu
odamda los bi isikta, hatta mumlarla oturmayi, yatakta yatmayi ya da muzigi acip dansetmeyi (odami ve orda vakit gecirmeyi seviyorum yane)
eski siirlerimi okumayi, o zaman hissettiklerimi hatirlamayi
kirtasiye gezmeyi (sevdigim tek alisveris)
spor ayakkabilari, bol kotlari
hiphop sarkilari ve onlarda dans etmeyi
"hersey dahil" otelleri, yaz tatilini, denizi, su kaydiraklarini, antalya'yi
yuzucu mayomu ve gozluklerimi cekip istedigim gibi yuzmeyi, dalmayi, ziplamayi (bi de bikinili kizlara sorun bakalim yapabiliyolarmiymis)
Grange'in tum romanlarini
Fantezi kitaplar okumayi (yuzuklerin efendisi, yerdeniz buyucusu, elmas taht favorilerim arasinda)
Duman'in albumlerini, amelie'nin soundtrackini
bruce willis'i :) hatta demi moore'in yeni kocasini (hale bak cocugu begeniyorum ama adini ogrenmeye bile tenezzul etmiyorum, ehehu o benimkini ogrensin) - [by the way ne sansli kadin su demi. gerci ona da laf etmiyorum hem guzel, hem akilli bi kadin, tabi begenirler] neyse amma uzattim bu maddeyi, gecelim
renkli giyinmeyi, kirmizilar, turuncular, morlar, maviler, yesiller, ooh
hala bikmadan usanmadan her yaz milleti toplayip gittigim lunapark'i
universite senliklerini (aksama bilkentte duman konseri var ve henuz gidebilecegimden emin diilim, daha kotusu pelin, asli & onur sehir disinda, ikizlere finalleri yuzunden sokak yasagi gelmis :( neyse gectim bu maddeyi de
yaz, kis dondurma yemeyi
...
bu liste yaz yaz bitmez, bu kadarini bi yayinlayalim, estikce guncelleriz...

Çarşamba, Mayıs 03, 2006

guilty of loving u

guzel sarki:) ozellikle yann tiersen'in amelie soundtrack'indeki hali

GUILTYIs it a sin, is it a crime
Loving you dear like I do
If it's a crime, then, I'm guilty
Guilty of loving you
Maybe I'm wrong dreaming of you
Dreaming the lonely night thru
If it's a crime, then, I'm guilty
Guilty of dreaming of you
What can I do?
What can I say?
After I've taken the blame
You say, "You're through
You'll go your way"
But I'll always feel just the same
Maybe, I'm right, maybe I'm wrong
Loving you dear like I do
If it's a crime, then, I'm guilty
Guilty of loving you

Salı, Mayıs 02, 2006

kitap kosesi: "kavim"

gecen gazetede bi yazi vardi, kose yazarligi icin baslangic bloglarmis:) ehhe, ben de sinema yorumlarimdan sonra simdi kitap yorumlarina basliyayim dedim. aslina bakarsaniz olayin cikis noktasi dun gece okumaya basladigim kitap: KAVIM / Ahmet Umit. Ahmet Umit'i severim, tum kitaplarini okumadim, ama okudugum ve dinlediklerim, sevmem icin yeterli. ama bu kitabi ozellikle almamin sebebi gecen bi dergide Ahmet Umit'in bu yeni kitabi icin "en az GRANGE'inkiler kadar guzel" tarzinda bir cumlesini okumus olmam. Grange'in tum romanlarini okumus biri olarak, bu cumleye kayitsiz kalamazdim, kendim okuyup degerlendirmeliydim:) ve basladim, aslina bakarsaniz hic fena gitmiyor, ama soyle bi problem oluyor sanirim, en azindan bende. nedense turk polisinin "dikkat et ali, parmak izleri henuz alinmadi", "bu posettekileri laboratuvara gotur zeynep, inceleyip bize haber versinler" ya da "kaslarindaki gevseme yuzunden boyle bir hal almis olmali nevzat abi" tarzindaki cumlelerden biraz uzak oldugunu dusunuyorum. simdi var mi yani bizde de su amerikan filmlerinde gordugumuz, yok parmak izidir, yok tahlildir durumlari? yani benim arabami caldilar, araba bulundu, kimse biseye bakmadi, ben kendimce direksiyonu ellemek istemedim, bi baktim polis yapismis 10 parmagiyla, oylece verdiler arabayi gittik. hah simdi hal boyleyken, o tarz cumleler polisiye/gerilimden beni alip fantezi bi romana goturur gibi oluyor:) simdi dieceniz ki sen okudugun o fransiz, alaman, amarikan kitaplarindakileri gercek mi saniyosun die. ee goz gormeyince inaniyor insan:) neyse ama sonucta kitap iyi gidiyor. bitirince tekrar yorumlarim, bakarsiniz muhtesem derim, bakarsaniz grange taklidi olmaktan oteye gidememis derim (hani o havayi da almiyo diilim) bakalim gorcez...