Cuma, Nisan 29, 2011

Aynen bu durumdayım, artık her akşam ortalama 11'e kadar bölümde çalışıyor,
Cumartesi ve Pazar öğlen gelmek suretiyle yine geceliyorum.
Kahrolsun teezler, arş. gör.'lere özgürlük!

Çarşamba, Nisan 27, 2011

Kayıtl blog takipçilerim %28 artış göstermiş (böyle söyleyince çok havalı oluyor, ama hepi topu 18'e çıkmış :)) ve google analytics sadece dün 54 kişinin bloguma tıkladığını gösteriyor. Bu durum hem gurur hem utanç tablosu; artışlara sevinirken, 3 ayda sadece 10 yazı gönderdiğim için de yerin dibine giriyorum. Değerli izleyici, her büyük yazar gibi beni de sizler var ettiniz (o ne be, yapma yaa, büyük derken?), ben de saygı da kusur etmiyor ve bu vesileyle bir blog gönderisi yayınlıyorum, aha o da bu.
Bu arada itiraf ediyorum, blogumu boşlamamın sebebi twitter! Ruhumu ele geçirdi resmen, tabii tezimin de etkisi vardır, ama twitter kadar değil. Utanmaz arlanmaz ve sınır tanımazlığım bir noktada daha ortaya çıktı, onu da itiraf edeyim de kurtulayım; twitter yüzünden blogu boşlamakla kalmadım, blog gönderilerimi tweetliyorum... Bu ara twitter üzerinde yalandan araştırmalar yapıyorum, iyisi mi bir sonraki yazımı tweetlerden çarpıp getirerek, blogda yayınlayayım da biraz olsun vicdanım hafiflesin.

Salı, Nisan 12, 2011

Telefonum yok bu aralar, var da yok, var da cep telefonu denmez, tamam buldum kablolu cep telefonum var. Teknolojide gelinen son nokta bende. Yaklaşık 3 yıldır kocacımın eski telefonu olan bir Samsung'u kullanıyordum, kendisi kocacımın ardından oldukça çetin şartlarda* bana da hizmet ediyordu, ta ki son zorlu mücadelesine kadar. Ne mi oldu, arabadan karların arasına düştü, kayboldu, tahminimce 2 gün oralarda yattı, sonra da üzerinden araba geçti, ama bana yine de geri geldi, ancak ne hikmetse artık çalışmıyordu :(

Bu esna da bana kollektif bir çalışmanın ürünü olarak Amerika'dan gıcır mı gıcır bir iphone4 gelmişti, ancak onun da sim kilidi kırılamadı, sonunda da kitlendi kaldı, bahtsız bedeviyim ya, kırılamayan ilk iphone bana denk geldi, kısaca elimizde patladı.

Üstteki 2 paragrafın sonucu olarak ise, kocacımın eski iphonenunu kullanıyorum, pil ömrü 2 saate falan inmiş sanırım, neredeyse sadece şarjda takılıyken kullanabiliyorum, nadiren çalıştığı ve çaldığı zamanlarda da kilitleniyor, telefonu açmak mümkün olmuyor, çalıyor da çalıyor, insanı sinir krizine sokma çabasında bulunuyor. Öyle işte...

* http://kendicapimda.blogspot.com/2010/06/telefonumu-dusurdugum-olmustu-da-hic-bu.html