Çarşamba, Nisan 29, 2009

yazmak ya da yazmamak...

Pazar, Nisan 26, 2009

Tarih: 24 Nisan 2009, Cuma
Konu: Ölüm
Başrol: En yakın arkadaşının babası
Mekan: Hastane, Camii, Mezarlık, Ev
Anahtar Kelime: dağlamak

dağlamak
1 . Kızgın bir demirle hayvan derisine damga vurmak.
2 . Akan kanı dindirmek veya hasta bölümleri ortadan kaldırmak için vücudun bir yerini kızdırılmış bir metal araçla yakmak.
3 . mecaz Çok sıcak, soğuk veya acı, bir şey, yakmak.
4 . mecaz Acısı yüreğine işlemek.

mecazı aslı fark etmiyor, zaten hepsi aynı hissi veriyor...

Cuma, Nisan 24, 2009

Sen ne büyüksün; aklım havsalam almıyor.
23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı kutlu olsun...

Salı, Nisan 21, 2009

Meryem'ken oda arkadaşım, geceleri acıktım mı çekmecesini karıştırır, kendime bir şeyler bulurdum. Bak o geldi şimdi aklıma. Üstelik hayatımda yer alan çok az insanın çekmecesini açmış ve daha da azınınkinin içinden bir şey almışımdır. Bunun için o kişinin samimiyetine inanmış olmam gerekir, demek ki Meryem'ciğim benim için o noktaya gelmişmiş. Ha bir de şu an, kara kuru üzümlerden yemekteyim ve kendisini hiç mi hiç sevmezdim. Buna da çok faydalı, ye biraz ye, az daha ye, aman kan yapıyor, aman her derde deva oluyor falan diye durmadan bana üzüm yediren Meryem'in sayesinde alışmış bulunmaktayım :)
akşam mesailerinde kullanmak üzere bölüme terlik getirme zamanım geldi de geçiyor bile. kaçtır unutuyorum. bak çıkarıp atacam ayakkabıları camdan birazdan. a aa!
Masamı topladım, temizledim. Annemin istediği EFT'yi yaptım. Hafta sonu oynadığımız sayısal lotodan bir şey kazanıp kazanmadığımıza baktım. Küçük küçük onlarca kağıtta birikmiş notlardan lüzumsuzları seçip attım, gereklileri defterime düzgünce yazdım. Canım arkadaşımı arayıp konuştum. Düzenleyeceğimiz konferans için yaka kartlarını tasarladım. Yeterlikle ilgili bir konuda hocayla görüştüm. Tüm bunların sonunda garip bir motivasyon geldi, kendimi daha iyi hissediyorum...

Pazartesi, Nisan 20, 2009

bölümdeyim, uğraşıyorum... konferansın işleri, sorumlu olduğum diğer işler, yazmam gereken bölümler, verdiğim dersle ilgili vs vs'ler. bölümdeyim uğraşıyorum; doktora yeterlik konularıma çalışabilmek için yapmam gereken diğer işleri bitirmeye çalışıyorum. doktora yeterliğe çalışacak ne vakit, ne konsantrasyon bulamıyorum. kendimi değil doktoraya, herşeye yetersiz hissediyorum.
Küçücükten tanıyınca en iyi dostunu, birlikte yürüyünce yolları ve birlikte geçirince yılları; onu kardeşin sayıyor, ana babasını da ailen biliyorsun. Hastalanınca babası, senin de acın oluyor onun acısı. Eksik olmuyor yanağından gözyaşı...

Pazar, Nisan 19, 2009

Yarın ölme ihtimalini bildiği halde; güneşli bir bahar pazarını tüm sevdiklerinden uzakta, karanlık bir odada, bilgisayarın başında, sevmediği bir işi yaparak geçirmek, insanoğlunun gerizekalılığının bir göstergesidir. İşin kötüsü; bunun bilincinde olduğu halde bu toplumsal düzene uyum sağlayanlar, bu düzenin kurucularından da taraftarlarından da aptaldır. İşte bu yüzden; diğerlerinden farklı olarak çektikleri ızdırap onlara müstahaktır. İnsanoğlunun en acınası olanları tam olarak bunlardır...

Cuma, Nisan 17, 2009

salı: anahtarı tuvalete düşürdüm
perşembe: anahtarı tuvaletten çıkardım
bugünlerde iyice boka sardım...

Salı, Nisan 14, 2009

"Hocamıza bu kadar sıcak ve içten olduğu için teşekkür ediyorum. Onun bizle ilgilenip, içten davranması çok hoşuma gidiyor ve bu dersi daha çok önemsememi sağlıyor." yazmış öğrencilerimden biri dersle ilgili tuttuğu notların arasına. Boşuna zevk almıyorum bu dersten bu kadar. Güzel hissettiğim ve böyle hissettirebildiğim için olmalı :)

Pazartesi, Nisan 13, 2009

Doktora yeterlik sınavından nefret ediyorum. Tez konum hala belirsiz ve sınavın %33'ü tezimle ilgili. O soruya cevap olarak yaklaşan düğünümle ilgili telaşlarımı mı anlatırım, yoksa ben bunu tezsiz doktora programı sanıyordum diye, aptala mı yatarım göreceğiz. %66'sını halletim bir 33'e kaldım zannetmeyin. 66'nın 6'sındayımdır ancak. Bu arada bölümde uluslararası bir konferans düzenlenecek Mayıs'ta, bildiri kitabıydı, davetiyeysiydi, afişiydi, gerzek katılımcıların mailleri, telefonlarıydı uğraş dur, yeterliğe babam girecekmiş gibi. E bölümün işleri konferansla sınırlı değil ya, daha çok var. Bunların yanı sıra, bir de koca buldum o var. E bunun düzülecek evi var, gelinliği var. Elimi şıklatmam yetmiyor, gidip seçip beğenmesi var. Beğendiğin koltukta, kumaşta kocayla hem fikir olunması, olunamıyorsa başka koca bulunması işi var filan. İşim çok yani... Ama benim çalışasım yok, anca kafayı duvara gömesim var.

Çarşamba, Nisan 08, 2009

şimdiii ben "ikili" mevzusuyla ilgili yazıların üstüne yeni şeyler yazdım diye, o konuyu unutmuyorsunuz, es geçmiyorsunuz, kafa yormaya devam ediyor ve bana aşık bir çifti temsil edebilecek güzel ikililer bulmaya devam ediyorusunuz :) ona göre... o yazıların altına gelecek yorumları 4 gözle bekliyorum...
Bazılarının
Doğum günlerinde
Dayanamam;

kutlarım buradan...

Salı, Nisan 07, 2009

Bazen bangır bangır Metallica dinleyesim geliyor, ama benim için hepi topu 5 şarkısı var; onları da "best of" diye bir klasör yapıp içine toplamışım zaten. Döndüre döndüre dinliyorum. Albümleri kenarda dizi dizi dursun, Metallica severler de benden nefret ededursun, ben yine de açıp açıp o 5'liyi dinliyorum. Neymiş onlar derseniz, illa merak ederseniz, söyliyeyim efem. Zaten duyulmadık şarkıları olacak hali yok, herkesin bildiği, muhtemelen gerçek hayranların sırf bu yüzden nefret ettiği şarkılar...
  1. Nothing else matters
  2. Unforgiven
  3. Unforgiven II
  4. Until it sleeps
  5. Turn the page
Not: Apocalyptica'nın nothing else matters'ini da ayrica begenirim. Bunu da not düşeyim haklarını yemiyeyim...
Yazanlara teşekkür ederim ama yo hayır, bu kadar kolay kurtulamazsınız benden. Tamam yüzlerce olmayabilirsiniz ama onlarcasınız biliyorum. Daha çok çeşitli ikili önerileri bekliyorum. (Bakınız: Bir önceki yazı) Çok çok, çok daha çok... Çok ikili lazım bana çok...

Hani nerede Aslı'lar, Aybars'lar, Tuba'lar Fatma'lar, Meltem'ler Berk'ler neredeler? Nerede Hikmet'ler Tuğçe'ler; Hakan'lar; Gonca'lar Vildan'lar, Turgay'lar, Seda'lar nerede? Akılları kimde? Meryem'ler, Nergis'ler, Demir'ler neden sessizler? Gelsin öneriler, çabuk çabuk, çok çok gelsinler...

Pazar, Nisan 05, 2009

çok sevgili okuyucu kitlem :) (sanırsınız yüzlerce okuyucum var) yardıma ihtiyacım var, bir elin nesi var, iki elin sesi var diyen atalarımıza kulak vermek suretiyle, kafa yorduğum bir konu hakkında fikirlerinizi almak istiyorum... bana aşık bir çifti benzetebileceğim, güzel ikililerden aklınıza gelenleri yazar mısınız? örneğin karnıyarık-cacık iyi bir ikili, ancak aşık bir çifte benzediğinden emin değilim :S arı - çiçek mesela; bunda da arı kalkıp başka bir çiçeğe konarsa korkusu sarıyor beni, benzetme açısından uygun mu emin olamadım. sinek ve sineklik var, bu zaten safi ikili, iyi bir ikili bile değil :) haydi pamuk eller klavyeye, yorumları bekliyorum...

Perşembe, Nisan 02, 2009

Bir de unutmadan, not düşeyim günlüğüme sonra bakar bakar anarım. Hafta sonu U2'nun 3D konserini izledim sinemada. Gitmeye çok gönüllü değildim açıkçası, tek amacım sevdiğimin bir dileğini yerine getirmekti, ama umduğumdan fazla zevk aldım. 3 boyutlu hale getirmek için takılan gözlük kafama fazla baskı yapıp daralttı beni biraz, onu çıkarınca da bulanık görünüyordu ama idare ettim işte :)
Biri bana deseydi ki, haydi güzel kardeşim, diyelim sen üniversitede bir ders vereceksin, seni serbest bırakıyorum, hayal et ve kendine vermekten en çok zevk alacağın dersi yarat. İşte ben bu şartlarda bile bu dersi hayal edemezdim :) güzel dersimin yeni projesi belli oldu ve tüm ayarlamaları yapıldı: 12 Nisan'da ağaç dikmeye gidecek tüm sınıf, kim bilir belki ben de onlara eşlik ederim... Ayrıca bu hafta sonu bir grup kimsesiz çocuklari çikolata fabrikasına gezmeye götürecek, bir grupsa huzurevindeki yaşlılar için eğlence düzenleyecek. Akademik hayatımın sonuna kadar bıkıp usanmadan bu dersi verebilirim gibi geliyor...
1) başım o kadar çok ağrıyor ki, ilaç içtim.
2) başım o kadar çok ağrıyor ki, ilaç ancak azalttı, kesmeyi beceremedi.
3) başım o kadar çok ağrıyor ki, nedenini merak ediyorum.

Çarşamba, Nisan 01, 2009

havalar ısındıkça bira içme isteğim artıyor, duman dinleme isteğim de. zaten bunların arasında bildiğin korelasyon var... olsa buz gibi bir biram, ne güzel içerdim of of...
baharın en iyi ruh doktoru olduğuna, bu güzel hava sayesinde bir kez daha kanaat getirdim...