Çarşamba, Ekim 31, 2012

Biberli 29 Ekim :(

Dün 29 Ekim halk tarafından kutlanmasın diye barikatlar kuruldu, kutlamaya gelenleri taşıyan otobüsler şehirlerinden çıkarılmadı, çıkmayı başaranlar Ankara'ya sokulmadı. Eski meclisin önünde buluşup yürüyüş yapacaklara biber gazı ve tazyikli su sıkıldı. Evet evet! Bahsi geçen 29 Ekim - Cumhuriyet* Bayramı!

*TDK: Cumhuriyet
Milletin, egemenliği kendi elinde tuttuğu ve bunu belirli süreler için seçtiği milletvekilleri aracılığıyla kullandığı yönetim biçimi. "Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Atatürk'tür."

Pazartesi, Ekim 29, 2012

Arkasından ağlar mısın, yoksa kutlar mısın?

Ağla Türkiye'm ağla, yan derdine! Gittiğin yol, yol değil! Görmüyor musun? Nasıl da düşürüyorlar bizi birimize. Kardeş kardeş yaşarken; din olması gerektiği gibi yalnız kulla Allah arasında kalırken; özgürce konuşurken, düşünürken hepimiz, geldiğimiz noktaya bak da ağla! Her geçen gün bileyliyorlar bizi. Yan Türkiye'm, yan derdine! Böyle giderse başaracaklar, bizi birbirimize parçalatacaklar! Dıştan yok edemediler bizi, içten yapacaklar...

Düşün, sanatçılar, sanatseverler din düşmanı ilan edildiler, yıkıldı heykeller, dünyanın önünde eğildiği Fazıl mahkemeye verildi misal. Askerler, ömürlerini ülkelerine adamış, o fedakar askerler birer birer hapse tıkıldı. Gazeteciler susturuldu. Dünya kadar insanın hayatını kurtaran doktor çürümeye terk edildi hapiste, ispatlanmamış suçu için adalet beklemeye. Bırak gerisini, ülkeyi düşmandan kurtaran önder hain ilan edildi göz göre göre. Hayvanseverler din düşmanı oldular. Bilim adamları da. İçki içenler din düşmanı oldular, oruç tutmayanlar da... Oysa yalandı! Oruç tutanların, başını örtenlerin Cumhuriyet düşmanı oldukları kadar yalandı en az. Bölüyorlar bizi, çokça bölüyorlar, devamlı bölüyorlar, durmaksızın bölüyorlar...

Onlar Cumhuriyet düşmanı olurken, biz din düşmanı oluyoruz. İşin kötüsü sadece sözlerle sınırlı kalmıyor, yaftamızı yürekten hissetmeye başlıyoruz. Değişiyor davranışlarımız, her geçen gün azalıyor hoşgörümüz. 'Öteki'ler artıyor. Medya yapıyor çoğunu, arkasında dağlar kadar faktör var, say say bitmez; kim bilir bir kısmı eldeki verilerle tahmin bile edilemez. O yüzden işin bize düşen kısmına odaklanmalı. Kutuplaşmamalı, düşmemeli bu tuzağa. 

Cumhuriyet hepimizin bayramı! Kürt'ün, Ermeni'nin yani Türk'ün! Cumhuriyet hepimizin bayramı! Bu topraklardaki Müslümanın, Hristiyanın, ateistin. Bu ülkede insan gibi, medeni bir şekilde yaşamak isteyen herkesin bayramı, beynini biraz olsun kullanmak isteyenlerin, dinini gösterişle, yalan dolanla değil yürekten yaşamak isteyenlerin bayramı...

CUMHURİYET BAYRAMIMIZ KUTLU OLSUN!

Dolunay, Dolu-ay

Ve bir ay biter. Taşınma için paketleme yaparak gün geçer. McAlister's Deli ve bir düzine Krispy Kreme Doughnuts'ın içinde bulunduğu yorucu ama lezzet dolu bir gün geride kalır.

Pazar, Ekim 28, 2012

Ne Yiyorum?

Nerede Yaşıyorum?, Nerede Çalışıyorum?, Nerede Oturuyorum?'lardan sonra yeni bir soru cevapla karşınızdayım. Çok fazla dışarıda yemiyorum aslında. Çoğunlukla ev yemeği tüketiyorum. Sağlıklı yiyeceklerle haşır neşir olduğum için mutluyum, ayrıca Amerika'dan Türkiye'ye taşıyacağım kiloların popomdansa bavulumda gitmesini tercih ederim zaten. Yine de arada farklı yerlere gitmekten zevk alıyorum. 

Şöyle bir gözden geçirdiğimde Starbucks, Arby's, Subway gibi tanıdık lezzetlere takıldığımı görüyorum birer kere. Birkaç kere de Chick-Fil-A, ha bir kere de Don Pepe'de Meksika yemeği vardı. Geçenlerde besin zincirime yeni bir halka ekledim: Purple Onion. Salaş bir burgerci.

Görüldüğü gibi pek farklı tadlar denediğim söylenemez. Ancak önümüzdeki hafta öğlen yemeklerinde kampüste ufaktan gezintilerle yeni yerler keşfetmeyi planlıyorum. Kampüste de yengeç, kurbağa bacağı ya da ne bileyim portakallı ördek falan beklemiyorum farklı derken. Maksat değişiklik olsun. Gerçi saydıklarımı da denedim, bulsam yiyeceğimden değil, bir ihtimal yengeci yerim, kurbağayla ördeği tutmamıştım, sümüklü böceği de tutmamıştım vesileyle bunu da tarihe geçireyim.

Cumartesi, Ekim 27, 2012

Beyin Fırttırması

Bugünün ağırlıklı etkinliği bir proje fikri için beyin fırtınasıydı. Gerçi benim beynim enerjisinin çoğunu sosyal bilimleri savunarak harcamak zorunda kaldı. Sonunda pes edip sessizliğe gömülmedim de değil. Gerçi pes etmem sonucu değiştirmedi, proje fikrine şüpheyle yaklaşıyorum hala, henüz kafama yatmadı...
Bir diğer gelişme de benim gözüme kestirdiğim seminerlerin yanı sıra katılabileceğim, fakültenin derslerinin saatleri ve sınıflarıyla beraber listelenmesi işi oldu. Bu zorlu kısmı, buradaki yegane arkadaşım Zekai büyük çabaların ardından halletti. Fikir de onundu zaten. Ayrıca yazmadan duramayacağım, kendisi bana üniversitenin renkli ve büyük bir haritasını getirmiş. A4'e çekilmiş siyah beyaz fotokopinin fotokopisi haritamdan sonra ilaç gibi geldi...

Cuma, Ekim 26, 2012

Boo at the Zoo


Bu akşam halloween vesilesiyle hayvanat bahçesinde idik. Her tarafı süslemişler, oyunlar vs. hazırlamışlar, 'trick or treat' alanı kurmuşlar, çocuklar masa masa dolanıp şekerlemelerini alıyorlardı. Tabii ki ben de elimde bizim ufaklığın kabak çantası şeker topladım...

Perşembe, Ekim 25, 2012

Cenneti buldum mağazalarında

Başlığa bakan çoğunluk kendimi giyim kuşam dükkanlarında kaybettiğimi sanacak ama ben kendimi Hobby Lobby'de kaybettim. Sanat, sepetle ilgili ne isterseniz var. Kendime yüz bin çeşit kağıt, karton, kurdele, yapıştırma, iğne, düğme falan aldım. Sağda gördüğünüz yığın gerçekten benim malzemelerin fotoğrafı. Türkiye'de bulamam bunları. Hepsini de indirimli reyonlardan seçtim, indirim reyonlar arasında dönüyor belli ki. Haftada minimum bir kere uğranmalı, indirimler kaçırılmamalı. Of çıldırdım mağazada çıldırdım. Şimdi bu aldıklarımla saatlerce uğraşıp, kim bilir neler yapacağım. Yeni yıl, doğum günü, yıl dönümü kartları, parti süsleri, çok heyecanlı :D Hobby Lobby'den önce, aynı konseptteki Michaels'ı favori mağazam ilan etmiştim. Geçen sefer değil ondan bir önceki geldiğimde keşfetmiştim orayı, ama Hobby Lobby'den sonra pabucu dama atıldı. Bir de kumaş dükkanı var, orası da çok güzel, kumaş da almak istiyorum, kumaş kurdele de kullanıyorum nasılsa çalışmalarımda. Yaşasın Arts & Crafts! :D

Çarşamba, Ekim 24, 2012

Reklam

Yalnızlıkla ilgili yazı yazar mısın bloguna, günlerdir bu reklam çıkıyor gezdiğim sitelerde.
Sağ olsun bu ısrarla, ayarlayacak sonunda bana birini...

Salı, Ekim 23, 2012

Sanat / Sergi

Bugün sanatsever kimliğimle karşınızdayım. UAB Visual Arts Gallery'de Luba Lukova'nın 'I have a dream' isimli sergisini gezdim. Sizlerle beğendiğim birkaç eseri paylaşacağım efem. Favorilerim sırayla Barış, Savaşa karşı eğitim,  Beyin yıkama, Mahremiyet...

 Barış
 Beyin yıkama
 Mahremiyet
 Savaşa karşı eğitim


Pazartesi, Ekim 22, 2012

Pazar

Pazar her yerde Pazar...

Pazar günleri pazartesi alır beni.
Pazar günleri elimdeki balık gibi.
Gözlerini görürken ağlamak gibi.
Kıymetini giderken anlamak gibi.
Haftanın sonu bir nakarat gibi.
Haftanın sonu hep aynı sözleri.


Pazar, Ekim 21, 2012

Sabahtan Akşama

Geldiğimden beri ya alarmla uyanıyorum ya da gürültüyle. Bir keyifle kendiliğimden kalktığım olmadı. Dün gece umutlarım büyüktü, bu Cumartesi istediğim kadar uyuyacaktım. Ama no! Sabahın 8'inde bir kabusla uyandım. Bilmem benden başka böyle mide bulandırıcı şeyler gören var mı rüyasında. Kek yiyorum büyük bir iştahla ve koca kekin yarısını bitirdikten sonra ağzımda çıtırdayanların meyve vs. parçası değil, canlı böcekler olduğunu görüyorum. Iyy! Bir uyandım saat 8, tabii az çok uykumu almış olduğum için de bir daha uyuyamadım. Bakalım Pazar ne olacak, kesintisiz uyuyup gönlümce uyanabilecek miyim?

Cumartesi sabahından öğleden sonrasına geçersek, eve az daha uzak bir outlete gittik bugün. 

Akşam yemeğini de Chick-Fil-A'de yedik. Şimdilik tavukta favorim Chick'n Strip'le kendisi...


Yemek sonrası için de bir filmimiz var efenim. Sırf sizler izleyip helak olmayın diye biz izledik. Hijacked (2012) uzak durunuz, ne 5 kuruşunuzu ne 5 dakikanızı ayırınız, denk gelirseniz koşarak uzaklaşınız. Buraya posterini koymakla bile vakit kaybedemem o kadar :)

Cumartesi, Ekim 20, 2012

Spanglish


Benim tabirimle 'sempatik' filmler kuşağında bu gece Spanglish'i izledik. Film çok tanıdık geldi, ama bir türlü de izlediğimden emin olamadım. Aslında öyle başka bir filme benzemeyek, orjinal bir film falan değildi ama yine de izlemişlik hissinin kaynağını çözemedim. Geçenlerde de Mall Cop izlemiştik, o da aynı kuşaktandı. Vakit geçirmek isterseniz izlenebilir. 10 üzerinden 5-6 filan gönlümden kopar, veririm. Ama tabii bu puanlar sinema düşkünleri için 1-2 puan az olarak hesaplanmalı. Benim gibi yufka yürekliden düşük puan çıkmıyor...

Cuma, Ekim 19, 2012

Kitap-Kütüp

Bugün kendimi kütüphanede kaybettim. Ben kütüphaneyi, kitabı filan pek seviyorum ya. Yiyecek içecek ver, bana mısın demem günlerce kalabilirim. Doktora danışmanım benim kütüphaneden kitap aldığımı görünce, sanırım tek sen kaldın kütüphaneye giden diye dalga geçmişti zamanında. Bir de ben öyle bilgisayardan tarama yapmayı sevmiyorum, hani hususi Ali-Veli'nin kitabını arıyorsam eyvallah da, gezmeye gittiysem (ki giderim) kendi reyonlarımı buluverip, onların arasında dolanırım. Eğil kalk, tek tek isimlerini okuyorum, renkleri, tasarımları filan, ooo işte kendimi kaybettim diyorum ya boşa değil. Fotodaki kitaplar bugün seçip göz attıklarım, bunlardan 6'sını devam etmek üzere ayırttırdım...

Çarşamba, Ekim 17, 2012

Yalnızlık

İki kişilik yatağa tek kişi sığamıyorum,
Boşluk kalbimi sıkıştırıyor...

Halloween

Cadılar Bayramı kutlanacak 31 Ekim'de, ama tüm Ekim, 31'ine hazırlıkla geçecek belli ki. Hatta hazırlıklar bitti bile denebilir. Neredeyse bütün evler, bahçeler süslendi, sanırım bir şekerlemeler eksik, belki bir de kostümler. Korkuluklar, hayaletler, iskeletler, mezarlıklar, yarasalar, örümcekler ve pek tabii kabaklar var etrafta... Keyifle takip ediyorum süslemeleri, 31'ini de iple çekiyorum. Utanıp sıkılmadana kesintisiz 25 sene okuduğum için Ekim sonunu hep Ankara'da geçirmişim, ilk kez cadılar bayramına denk geliyorum. Kısaca görmemiş Halloween görmüş şeklinde geçireceğim bu ayı.


Sizlerle sokağımızdaki favori süslemelerimi paylaşıyorum. Söz konusu kedi, o bahçenin içindekilerden sadece biri, kapı süslemesi ve diğer şişme yaratıkları, örneğin fayton süren iskeleti falan koymuyorum. Bir de arka sokakta bir mezarlık var, içinden iskelet falan çıkmış, hep bisiklet tepesindeyken denk geldiğim için onu daha çekemedim, bilahare onu da koyacağım, hakkını yemiş olmayalım...

Salı, Ekim 16, 2012

Hayat Kısa

Çok uzuuuuuuuuuuuun yaşayacak olsam bile;
ömrüm,
YaPmAk iStEdİkLeRiMi 
yapmaya yetmeyecek kadar 
kısa 
geliyor. Tam da bu yüzden, 
Yapmaya ilişkin bütün hevesim 
k
a
ç
ı
y
o
r
...

Pazartesi, Ekim 15, 2012

Çim Biç-Me!

Uzaya gidiliyor da, çim biçme makinasının sessizi yapılamıyor mu arkadaşım!? Bol gürültülü bir Pazar...

Aklıma gelmişken bir de sessiz diş oyma aleti bekliyorum. Susturuculu silah yapıyorlar ama. Şu ikisinin sessizliği üzerine yok mu çalışan? Ya da benden başka bunlardan rahatsız olan?

Cumartesi, Ekim 13, 2012

Cumartesi

Burada temizlikçiler pek pahalıymış efem. Sonuç, bugün temizlik yaptım :) Sanırım şimdiye kadar kendi evimi hiç süpürmemiş bile olabilirim. Bugün ne süpürgesi kaldı, ne tozu, ne silmesi. Eğer burada yaşamam gerekse, sanırım kariyer hedefimi akademik değil temizlik olarak değiştiririm. Haftada $1000 rahat yaparım, hafta sonu ve akşamları çalışma yok... Ay azıcık düşününce vazgeçtim, iğrenirim ben yaa. Iyk!

Neyse işte, sabahtan temizlik işini hallettim. Öğleden sonra ise şoping yaptım. Alışveriş de alışveriş olsa, o kadar ayakkabı baktım, sonunda ala ala ipad kılıfı aldım, onu da küçük almışım, iade etmem lazım.


Akşam Meksika Lokantası'nda geleneksel tercihim Tavuklu Quesadilla yedim. Türkiye'de ve Amerika'da aynı tercih, bir de Meksika'da yersem tamam olacak.


Gece ise film kiraladık. Filmi de sokaktaki dvd kutusundan aldık, iyi fikirmiş kutu işi, film krizleriniz için nöbetçi filmci.

Cuma, Ekim 12, 2012

Hala gülüyorum

Bloga takılıyorum ya, açıp eskileri de okuyorum arada ve aşağıdakilere hala gülüyorum:

Örgü öyle örülmez böyle örülür
http://kendicapimda.blogspot.com/2006/11/rg-ryorum-ben-atk-atk-hem-de-selanik.html

Kacirdigin herhangi bir ulasim araci yakalanamaz
 http://kendicapimda.blogspot.com/2007/01/bgn-hayata-dair-su-dersi-cikarttim.html

Mrs. Bean ve Pilates Topu
http://kendicapimda.blogspot.com/2010/12/pilates-kakam-getirdi-magazin-dergisine.html

Gece Mesaisi

Kocacığım yanımda olmadığı için çalışmaya oturuyorum akşamları. Tam çalışma da denmez ya, biraz müzik, biraz blog, az biraz da çalışma. Bir şey değil akşamları çalışmaya alışacağım. Oysaki evliliğim neredeyse bitirmişti gece çalışma alışkanlığımı...

Perşembe, Ekim 11, 2012

Oturma Odam

Şimdilik bir heves, her gün bir şeyler eklemeye çalışıyorum bloguma. Biraz da tıklamaların gazına geliyorum sanıyorum, sadece dün 44 kez tıklanmış bloga. Bakalım ne zaman pes edeceğim.

Bu akşamki paylaşımım şu an oturmakta olduğum odanın fotosu olsun :) Evin zemin katında 1+1'de yaşıyorum desem yalan olmaz. Henüz hiç açmamış olsam da kendime ait televizyonum hatta şöminem bile var... Görüntüdeki kapı da bahçeye daha da doğrusu ormana açılıyor.

Çarşamba, Ekim 10, 2012

Kalıcılık hissi

Sanırım kalıcı olduğuma dair bir his geldi ki evde ufak tefek değişikliklere başladım. Giysi dolabını (dolap da denmez ya, giysi odacığımı) düzenledim, küçük bir kutu buldum çoraplarımı ona koydum, içi dolu başka koca bir kutuyu en azından üzerine eşyalarımı koyabilecek şekilde evirip çevirdim. Odadaki sehpayla pufun yerini değiştirdim. Diz üstü bilgisayarı gerçekten dizin üstüne koyabilelim diye geliştirdikleri tepsiden bozma bir alet vardır; ondan buldum bir yerde, çıkardım kullanmak için...

Salı, Ekim 09, 2012

Nerede çalışıyorum?

Eveet merak edenler içüüün bu sefer iş yerim efenim. Gerçi sadece koridordan odaya geçen kapı ve masam. Bir dahaki sefer üniversiteden ve binanın dışından görüntüler de koyayım. Geçen gün 'home coming' nedeniyle binayı süslemişlerdi, girişte kocaman şişme bir ejderha vardı mesela. Bense ha şimdi ha şimdi derken çekemedim, binadan dışarı çıktığımda hava kararmış ve bütün süsleme kaldırılmıştı. O da yetmezmiş gibi söz konusu vesileyle orada bulunan cupcake otobüsü gitmişti, oysa renkli neşeli cupcakelerden en azından bir tane yemeyi kafaya koymuştum...


Pazartesi, Ekim 08, 2012

Acı
















Göğsüme koca bir balyoz yemiş gibi,
Boksörün biri karnıma yumruk atmış gibi
Nefesim kesilene kadar,
Biri boğazımı sıkmış gibi...

Pazar, Ekim 07, 2012

Nerede yaşıyorum?

Eveet merak edenler içüüün; bizim mahalle ve kaldığım ev...



  

Cumartesi, Ekim 06, 2012

Bugün ne yaptım?-II

Dün sabahki ilk yürüyüşün ardından, bu Cumartesi öğleden sonrasında ilk bisiklet turumu attım. Yarım saat sürdüysek, kasktı, eldivendi, bisiklet taytıydı, suluğa su konmasıydı, tekerlerin şişirilmesiydi derken en az yarım saat de hazırlandık. İn cinin top oynadığı, koca ormanın içindeki, kaymak gibi yollarda sürmek pek hoştu, haftada birkaç kere yapmak lazım. İlk sefer yokuşlar gözümü korkuttuğu için göle inemedim, ama bir dahaki sefere onu da yapmayı planlıyorum.

Diğer yandan Christmas için gezme planı yapıyoruz, o sebeple günün ikinci işi de uçak, otel, tren vs. fiyat araştırmasıydı. NY ve DC var planda, bakalım...

Geceyi ise sinemayla mı, alışverişle mi derken güzel, kalabalık bir yemeğin ardından kağıt oynayarak geçirdik.

Cuma, Ekim 05, 2012

Bugün ne yaptım?

'Bugün ne giysem?'in ABD versiyonu olsun 'Bugün ne yaptım?' Blogum bir süre tam bir günlüğe dönüşecek bu gidişle...

Bu akşam üstü kuzenin ofisine uğradım, bahaneyle bir mahkeme salonu gördüm, önümüzdeki günlerde gerçek bir oturum izlememi bile planladık. Diğer kuzenim de şehre geldi. Cuma akşamını 6'sı doktor 8 kişiyle yemek yiyerek geçirdik. Haliyle akademik hayat hakkında epeyce geyik yaptık :)

Perşembe, Ekim 04, 2012

Kahrolsun İnsanoğlu!


Şu dünyaya kedi, kuş bir sey olarak gelseydim de, insanoğlunun yaptıklarını bu bilinçle anlamasaydım :( Canına okunan ülkeme, düşmanlığa, kavgaya, yapılan eziyetlere, adaletsizliğe, hapis yatan askerlere, gazetecilere, kimsesizlere, açlıktan kırılan ülkelere, hayvanlara yapılan kötülüklere, bozulan doğanın düzenine, sevgisizliğe, hele hele savaşa yüreğim hiç dayanmıyor... Ben oturup bir savaş filmi bile izleyemiyorum, ağlamaktan içim dışıma çıkıyor ve birileri her nasılsa, gerçek dünyada savaş istiyor :( Ayağı yaralı bir kuşu görmeyi kaldıramazken ben, yaralanacakları, ölecekleri, onları sevenleri, köpekleri, ağaçları kimseler düşünmüyor. Çok üzülüyorum ben çok, yaşamdan zevk alamaz hale geldim bunlar yüzünden. Ne zaman mutlu olsam, aklıma geliyor, asılıyor suratım, keyfim kaçıyor. Kapatmak istiyorum gözlerimi, görmemek, duymamak, ama mümkün olmuyor :(

Çarşamba, Ekim 03, 2012

Kahvenin Şekeri

Çayın şekerini sofrayı kuran ev ahalisi şeker kullanmayı bırakıp, sofraya getirmeye unuttuğundan bırakmıştım. Bir diğer deyişle şeker atmak için kalkmam gerektiğinden yani üşengeçlikten, ha tabii iyi bir şey olmasının da etkisi oldu. Bugünlerde de kahvenin şekeri için aynı durumdayım. Gerçi pek de seviyorum kahvede şekeri. Bakalım. Şekersiz içe içe alışırsam ne ala...

Salı, Ekim 02, 2012

Özlem

Dünyanın farklı uçlarında iki sevgili,
Tutmuyor bile gündüzü gecesi :(
Gülümsemesi en çok özlenen,
Dudakları, dişleri, gamzeleri...

Pazartesi, Ekim 01, 2012

Macera dolu Amerika!

28 Eylül itibariyle Amerika'ya gelmiş bulunuyorum. Burada UAB'de bulunacağım 4 aylık sürede bloguma daha fazla vakit ayırmayı düşünüyorum. Bunca zamandır yazmadığım için kendime kızıyordum zaten, böylece iyi bir bahanem oldu. Bu şartlarda hem sevdiklerim beni takip edebilirler, hem de ben anılarımı arşivleyebilirim. Yazma alışkanlığımı da geri kazanabilirim belki. Gerçi Türkiye'ye dönüp her gün o iğrenç gelişmelere, tokat gibi haberlere maruz kalınca, paylaşım yapasım yine kaçabilir. Olaylar o kadar kötü ki mutlu olmaya, hele hele onu yazıp dünyaya duyurmaya utanır oldum sanıyorum :(

Bu bir giriş yazısı olsun diyorum ve baştan başlıyorum:
24 saatten fazla süren seyahatle haşat oldum, ayrıca NY'da uçağı yakalayabilmek için görevlilere derdimi anlatmak ve kuyrukları atlamak zorunda kaldım. Son aktarmada bir de rötar yiyince nevrim döndü. Yakın zamandaki son iki seferde de bu kadar kötü olmamıştım. Saat farkı problemini 3. günümde daha yeni çözebildim sanıyorum. 

Hafta sonunu jetlag etkisinde ve bir iki ufak tefek alışverişle geçirdikten sonra Pazartesi ile beraber bugün üniversiteye damladım. International Office'den randevu aldım, yarın gideceğim ve evrak işlerini halledeceğim...