
havadan sudan, içten, hayattan, ondan, bundan,
şundan,
bunaldıkça, güldükçe, paylaşmak icin...
Cumartesi, Aralık 29, 2007

Perşembe, Aralık 27, 2007
Pazartesi, Aralık 24, 2007

hastalığı hiç mi hiç sevmiyorum. kendisi de beni sevmiyo zaten, çünkü onu tanımamazlıktan geliyorum. "hastasın ulen" diyo sanki bana, yoo diyorum ben, nerden çıkarıyosun... gerçi bu kadar inat etmeyip, ilaç içsem votka yerine, 8 saat uyusam en azından, 4 yerine. daha iyi olacak gibi...
Cuma, Aralık 21, 2007

Cumartesi, Aralık 15, 2007

Çarşamba, Aralık 12, 2007
Şizofren Aşka Mektup

KADINDAN: çünkü seni sevmek direnmekti sevgili... güçsüz olanı acımasızca yok eden bu kentin hoyratlığına ve senin için, artık inanmaktan vazgeçtiğin, yaşadığın hayal kırıklıklarıyla çok uzun zamandır kaybettiğin o aşk duygusunun gerçekliğinin canlı ispatı olmaya direnmekti. Kalbine inançla aşk tohumları ekmekti seni sevmek.
ERKEKTEN: ...kesik kesik ağlıyordum... önce ona, sonra gecikmiş bütün pişmanlıklarıma ve bu hayatta içimdeki sevgiyi bile koruyamayan o zavallı doğrularıma...
Salı, Aralık 11, 2007
Pazartesi, Aralık 10, 2007

a) küresel ısınma
b) yeni yıl hediyesi almaya üşenme
c) sevgilimin olduğu aya geri dönme isteği
d) aralık'ta çok çalışmam gerekliliği
e) gerizekalılığım

Gerekli malzemeler:
1 şişe Nemiroff Ballı Biberli,
2 shot bardağı, (yoksa türk kahvesi fincanı da olur:)
1 limon,
1 adet çok sevdiğiniz kişi, (ortak alkol geçmişiniz olması tercih sebebidir)
1 adet sağlam playlist
Limonu büyük D'ler olacak şekilde parçalara ayırın, sevdiğiniz kişiyi karşınıza oturtun, beraber playlisti hazırlayın. Ardından votkayı bardaklara dökün, herhangi bir maddeyle karıştırmadan, önce şerefe kaldırıp, tokuşturmak suretiyle, shot şeklinde için, votka içinizi yakana kadar bekleyip, bir parça limonu yiyin. 5'er dakikalık aralıklarla, şişenin dibini görene kadar, votkaları tazeleyin.
NOT: 2 kişiye en az 1 şişe düşecek şekilde malzemeler ayarlanarak, 2 (4 kişilik) ya da 3 ölçü (6 kişilik) -eğlenceli gece- hazırlanabilir. afiyet olsun...

Bir ben miyim, damarlarında asil kan dolaşan, bir ben miyim ülkesinin halini harap bulan? Değilim di mi? Eminim değilim, ama daha duyarlı olabiliriz sanki...
Dün Tandoğan'da "Bağımsız Yargı" mitingindeydim... Bir kaç foto ve genel bilgileri aşağıdaki linkte bulabilirsiniz.
Oradan bir iki alıntı yaparsam;
İstanbul Kadın Kuruluşları Birliği Başkanı Avukat Nazan Moroğlu, taslağın kadınları eşit haklardan uzak tutup toplumun korunmaya muhtaç bir kesimi olarak gösterdiğini vurguladı. (engelliler & yaşlılarla aynı kefeye koymuşlar kadınları, haliyle haklarını da sınırlamışlar)
Bahçeşehir Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Süheyl Batum, hukukun korunduğu iddia edilen yeni anayasa taslağına göre, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun 17 üyesinden 9’unu seçme hakkının hükümete bırakıldığını kaydetti. Aynı taslağın YÖK’ün 11 üyesinden 6’sını, Danıştay üyelerinin de dörtte birinin seçimini Bakanlar Kurulu’na bıraktığını anlatan Batum, “Sonra da bizim bunun demokratik ve sivil bir anayasa olduğuna inanmamızı bekliyorlar” dedi. (az çok matematik bilen herkes 17'de 9'un da, 11'de 6'nin da yarıdan 1 fazlayı, yani oy çokluğunu sağladığını, 17'de 17 ya da 11'de 11 de deseler o oylamadan aynı sonucun çıkacağını bilir...)
ooof oofff...
Dün Tandoğan'da "Bağımsız Yargı" mitingindeydim... Bir kaç foto ve genel bilgileri aşağıdaki linkte bulabilirsiniz.
Oradan bir iki alıntı yaparsam;
İstanbul Kadın Kuruluşları Birliği Başkanı Avukat Nazan Moroğlu, taslağın kadınları eşit haklardan uzak tutup toplumun korunmaya muhtaç bir kesimi olarak gösterdiğini vurguladı. (engelliler & yaşlılarla aynı kefeye koymuşlar kadınları, haliyle haklarını da sınırlamışlar)
Bahçeşehir Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Süheyl Batum, hukukun korunduğu iddia edilen yeni anayasa taslağına göre, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun 17 üyesinden 9’unu seçme hakkının hükümete bırakıldığını kaydetti. Aynı taslağın YÖK’ün 11 üyesinden 6’sını, Danıştay üyelerinin de dörtte birinin seçimini Bakanlar Kurulu’na bıraktığını anlatan Batum, “Sonra da bizim bunun demokratik ve sivil bir anayasa olduğuna inanmamızı bekliyorlar” dedi. (az çok matematik bilen herkes 17'de 9'un da, 11'de 6'nin da yarıdan 1 fazlayı, yani oy çokluğunu sağladığını, 17'de 17 ya da 11'de 11 de deseler o oylamadan aynı sonucun çıkacağını bilir...)
ooof oofff...
Perşembe, Aralık 06, 2007

geçtiğimiz günlerde, kardeşim ufak bi kaza yaptı mesela, arabanın önünde bir delik var, hala da yapılmadı... Sonracığma evde kazan patladı, bu sebeple kalorifer ve su kesintisi yaşadık bi müddet, onu yaptırmakla uğraştık, yok para çek, eve para bırak, kazancıyla pazarlık et, eski tamiratların dökümünü çıkar vs. ha bu arada annemlerin bu bahsi geçen süre zarfında evde olmadığını ve benim geçici aile reisi olduğumu söylemeliyim. Baba olmıycam ben büyüyünce, çok zor iş valla. Babama da söyledim hatta döndüklerinde, -baba olamazsın zaten de, emin ol annelik daha zor- dedi, annelikten de bi parça yaşamadım desem yalan olur, kardeşim her gece yetiştirmesi gereken işler sebebiyle geç dönüyordu eve, saat başı uyanıp -nerdesin, gel artık, dikkat et sis çöktü, yağmur yağdı-, falan gibi klasik anne konuşmaları yaptım, tabii bi de hastane kısmı var, ona birazdan gelicem. Neyse konuya dönelim; yine kardeşimin yanlış zamanda yanlış yerde bulunması (arka sokaklarda bi gece yarısı sanmayın, gündüz vakti parkta bulunması söz konusu) yüzünden yediği yumruğa ilişkin bi dava vardı, onu da bu arada atlattık, tabii karşı taraftaki pisliğin (it-man adını taktım kendisine) kardeşime iftira attığını, bu yüzden kardeşimin ağır hakaretle suçlandığını, ikisi de suçlandıkları şeyden ceza alsalar kardeşimin 1 yıl, adamın 3 ay alacağını, artııııı adamın soyu sopu gereği adliyede sopa yiyeceğimizden korktuğumuzu, bu sebepten mahalleyi toplayıp gittiğimizi belirtmeliyim… Buna ek olarak kardeşimin ürtiker geçirdiğini / olduğunu (hangi fiille kullanılıyor ki acaba) bu yüzden 2 gün hastaneye taşındığımızı, serum, iğne, doktor, hemşire, eczane arasında mekik dokuduğumuzu. Bu süre zarfında yine kardeşimin organizatörü olduğu büyük bir gecenin hazırlıklarının tamamlanması gerektiğini, bir de ortalama 3 dakikada bir çalan telefonları, hastanede çekmediği için benim çıkıp onun telefonunu cevapladığımı, gerekli işleri hallettiğimi, ilaçlar yüzünden araba kullanamadığından onu bi yerlere bırakma işini de benim yaptığımı söylemeden geçemiycem. İşte öyle :) Neyse en kötü haftamız böyle olsun…
Pazartesi, Aralık 03, 2007
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)