Ey sen insanoğlu, yeryüzünün en aptal yaratığı! Sen bir tilkiyi, aslında dünyanın demirbaş listesinde olmayan bir araçla eziyor, sonra dönüp bakmıyor, bir gıdım umursamıyor, bir an olsun vicdan azabı çekmiyor, yavru tilkilerin durumunu aklına bile getirmiyorsun. Bir perde inmiş sanki gözlerine ve yüreğine, sanki yerdeki kendi annen olsa böyle davranacakmışsın gibi rahat, can çekişen hayvancağızı biraz daha ezilsin, asfalta karışsın diye yolun ortasında bırakıyorsun. Sen nasıl bir aptalsın ki; kendi kurduğun devletin verdiği kağıt parçalarını gerçek zannedip, her yerin tapusunu üstüne sanıyorsun. Bilmeden onların polise ihtiyacı olmadığı için polislik yapmadıklarını, yalnızca doğanın peşine takacak polisi olmadığını düşünerek her yaptığını hak görüyorsun. Ama bu kafayla bir tilki kadar mutlu olamayacağını bilmiyorsun. İşte sen yeryüzünün en aptal yaratığı, sen ancak kendi bokunda boğulursun...
2 yorum:
biraz uzun bir yorum olacak ama; isteyen okusun zaten yorum değil alıntıdır :-/ çok canımı acıttı zira yazdıkların..
ama yazdıklarını okuyunca bana yeniden anımsattı şu benzer güzel cümleleri:
"O büyük melek, Âdem'i kanadıyla usulca okşadı. Âdem'e, dünyanın da onun üzerindeki hakkını hatırlattı. Derin yar'ın kıyısında, dünya göklerinin altındalardı.
Unutma, diye başladı:
- Her şey senin için yaratıldı ama dikkat et sen her şey değilsin.
- Dünya boyun eğicidir ama sen zalim efendi değilsin.
- Yeterli sayıyorsun kendini kendine. Oysa hiç yeterli değilsin. Muhtaçsın, ihtiyaçsız değilsin.
- Her şey senin emrinde doğru, ama âmirliğe kalkışma.
- Bil ki kalıcı değil geçicisin, sahip değil misafirsin. Sabit değil iğretisin.
- Her ne ki var sende, ödünçtür, senin sanma.
- Şımarma.
- Yarı kısmın topraktır. Toprağı horlama. Dünyadan, yerine koyduğundan fazlasını alma. Onun dengesini bozma. Uyumuna musallat olma. Gülün rengiyle, sütün tavıyla oynama. Karıncanın yolunu kapama, kırlangıcın yuvasını bozma, yılanın dişini kanatma. Pınarların, nehirlerin, ince suların kurumaması için çaba sarf et. Göz kulak ol emanete. Bozma kıvamını, aldığın gibi iade et.
Hava, toprak, ateş-su da insandan alacaklıydı. Bitkinin ve hayvanın, dağın, taşın ve börtü böceğin, yaralı kedinin, hasta leyleğin, yırtıcı parsın, dayanıklı devenin de insan üzerinde hakkı, insandan razılığı vardı.
Büyük melek üst üste üç kez tekrarladı. Âdem'den söz aldı. Sözünü unutma, diye başladığı sözcükle tamamladı. Kanadının okşayışı da sesi gibi hafifledi, uzaklaştı."
kimden olabilir ki bu cümleler?? son zamanda okuduğun bir edebiyat prof.'undan başka?
Çok yerinde bir alıntı olmuş gerçekten Vil'cim, teşekkür ederim...
Yorum Gönder