Cumartesi, Ocak 16, 2016

Yazmaca

2015'i biri de geri dönük olmak üzere yeni eklediğim, 12 yayınla kapattım. 10 yılı devirmiş blogum ve ondan evvel el yazımla dolu 3 günlüğüm bu kadar seyrek bir yazım görmemişti sanırım. Büyük kararlar almaya pek de meraklı olmadığım yıl sonlarında - yılbaşlarında 'bu sene daha sık yazacağım' demek çok da zorlayıcı bir karar olmaz zannımca.
Yaşam iyice zorlaştı gerçekten, boğazına biri basıyormuş gibi geliyor, her sabah daha boktan bir haber gazete manşetlerini kaplıyor. Son furyada şiddet istemediklerini açıklayan bir bildiriye imza atan akademisyenler tutuklanırken; ben de imzalamış mıydım diyen yanım korkuyor, imzalamadığımı fark edip rahatlayan yanım utanıyor, bu duyguları hissettiğimi gören bir başka tarafım nefretle doluyor, bir diğeri onu sakinleştirmeye çalışıyor, işte böyle tilkiler kafamda dönüyor da dönüyor. Tüm bu baskının yanında işe gidip, günlük yaşantımıza devam ediyor, diğer streslerimizle boğuşuyoruz.
İşte bloga yazma işi, ufak küçük güzel şeyleri buraya yazıp yansıtarak, hem yazarken hem okurken tekrar tekrar yaşamak mantıklı geliyor. Geriye kalan ruh sağlımızı korumak için önemli, kaldıysa tabii. Yazdıklarımdan dolayı sıranın bana geleceğini ya da suskunluk sarmalının dibinde korkudan çürüyüp gideceğimi düşününce, ikisinin ortasında bir yerde bunaldıkça az bir şey yazmak da iyi fikir gibi.
Not: Penguen'in bu kapağında çiz 2014'ün üstünü, yaz 2015'i, maalesef aynı etkiyi yaratıyor, hatta tekrarlanabilirliği acıklı halimizi daha bir ortaya koyuyor.

Hiç yorum yok: