Ekim ayını 5 yazıyla kapattığıma inanamıyorum, iyisi mi bir özür mahiyetinde Ekim'den aklımda kalanları not düşeyim.
Kronik kulak ağrım, günlerden bir gün beni yatakta zıplatmak suretiyle uyandırdı, tabii o derece acıyı hissedince bende bir doktora gitme isteği belirdi, farklı 2 doktora toplam 3 kez olmak üzere kulağımı gösterdim. Ancak kulak temizdi, tabii dişçinin yolunu tuttum, ama bundan önceki kulak ağrılarımdan mütevellit ağzımda çekilmemiş 20'lik kalmamış, şuçu onlara da atamadık. Ardından eklemlerle ilgilenen bir hekime göründüm ve kendisi ağrının çenemi fazla sıkmaktan olduğunu söyledi. İlaç ve sıcak havlu uygulamasının ardından ağrılarım biraz azaldı, ama kontrole gitmem gerek. (Ama belirtmeden geçemeyeceğim, ağrı demek az gelir, acıydı daha ziyade, kulağımı, çenemi geç, başımın o yanına, saçlarıma elimi sürünce canım acıyordu...)
Ekim'den bir başka haber, Bartın, İnkumu'na gittik 3 günlüğüne, kankim ve sevgilisiyle. Şahane bir tatildi, çok eğlendik. Amasra'yı falan da gezdik. Yolda bulduğumuz bot fabrikasından alışveriş yaptık, kocacıma iki tane aldık. Kaldığımızın tesisin önü deniz, arkası ormandı. Bu söylediğim gerçek, arada başka yapı yok :) Karadeniz'de yeşilin her tonunu gördük tabii. Harika bir garsonumuz vardı, kendisinin Nirvana'ya ulaşmış nir hali vardı. Tesisteki onca canavar çocuğu ve huysuz müşteriyi idare ediyor, üstelik bundan mutluluk duyuyordu. Örnek insan...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder