Salı, Ağustos 27, 2013

Gündem değiştirmece

Siz gündemi değiştireceğiz, biz de takip edeceğiz diye yorulduk arkadaş! Bir nefes alalım. Az rahat durun, insan öldürmeyin, ağaç kesmeyin, bir yeri yakmayın, bir şeyi yasaklamayın, baskı yapmayın, nefretle konuşmayın, ayrıştırmaya çalışmayın, hak yemeyin. Bir durun yahu! Kötü bir haber almadığımız bir günü bile iyi bir gün sayıyoruz artık! Yeter!

Cuma, Ağustos 23, 2013

Üzülmek bana kolay, hayat bana zor

Bu kadar zor mu üzülmek? Kahretsin! Bana niye bu kadar kolay peki?!?

Nasıl oluyor da birilerinin üzüntüsü, ölenlerin dinine bağlı kalabiliyor? Benim Mısır'da ölenlere üzülmek için onların müslüman olduğunu bilmeme gerek yok, Amerika'da bir öğrenci sınıf arkadaşlarını vurup katliam yaptığında ne kadar üzüldüysem, buna da o kadar üzülüyorum, Avrupa'da bomba patladığında ya da Asya'da deprem olduğunda... Her birine ayrı ayrı, onların annelerini düşünüyorum, çocuklarını, aşklarını, geride bıraktıklarını... Acaba hangi dindendi, hangi dili konuşuyor, dünyanın neresinde yaşıyor ona göre üzüleyim diyemiyorum! Yapabilseymişim keşke, o kadar dar bir pencereden bakabilseymişim, üzülecek daha az şeyim olurdu.

Öff be! Ben iki gün susuz kalıp boynunu büken çiçeğe üzülüyorum.
Ben bazılarını gerçekten hiç anlamıyorum:(

Perşembe, Ağustos 22, 2013

5 Ağustos 2013 - Facebook Durumu

Boğazım düğüm düğüm, nefes alamıyorum desem yeri. Lanet olsun bu kararları verenlere, verdirenlere ve bunu reva görenlere! Bıktık haksızlıklara, hukuksuzluklara, saygısızlıklara şahit olmaktan!!! Delirmek işten değil. Yazıklar olsun...

Not: Ergenekon Davası kararları verildi.

Çarşamba, Ağustos 21, 2013

11 Temmuz 2013 - Facebook Durumu

O kadar çok düşünce var ki kafamda yazamaz oldum. Bir çocuk daha öldü! Yok hayır! Ölmedi öldürüldü! Hem de dövülerek! Birini ÖLÜMÜNE DÖVMEK ne demek yahu?! Benim aklım almıyor, vuracaksın elinde sopayla, satırla, çubukla; o kadar şiddetle vuracaksın ki kan fışkıracak üstüne, ama umursamayacaksın; o kadar hızlı vuracaksın ki kırılan kemiklerinin sesini duyacaksın. Öyle çok öyle çok vuracaksın ki, inlediğini, boğazından gelen kanlı hırıltısını duyamaz olacaksın, sonunda öldü zannedip bırakacaksın. Aklım almıyor :(

Bense dün yürürken, üzerine basılmasın diye sarmaşığı kenara ittim, ben bu sabah odadaki sineği camdan dışarı çıkarabilmek için dakikalarca uğraştım. Benim bu kafam birini öldürene kadar döveni, bir çocuk öldü diye sevineni, bu ölüme, bu eziyete ses çıkarmayanı nasıl alsın?

Empatiden bu kadar yoksun insanla benim aynı ülkeyi bırak, aynı gezegende ne işim var? Hiç mi birini sevmediniz, çocuğunuz, kardeşiniz, sevgiliniz, arkadaşınız olmadı mı bir tane bile? Onların ölene kadar dövülmesi fikri hiç mi gelmiyor aklınıza? Hiç mi acıtmıyor yahu yüreğinizi? Ben Ali'yi dövenlerin bile dövülerek öldürülmesini istemem. Ama ben hala vicdanı olup da sessiz kalan varsa, onun ses çıkarmasını isterim. Bunca nefret söyleminin, "evde zor tutuyoruz" kışkırtmalarının olmaması gerektiğini fark ederim. Of off...

Salı, Ağustos 20, 2013

4 Haziran 2013 - Facebook Durumu

AKP'li arkadaşlarım, bir kısmınızın haksız bulduğu bu eylem için, sizlerin sesinin bile neler yazdığını görüyor musunuz? ( Örneğin: 'Farkındayım, sokağa dökülenler arasında kötü niyetli kışkırtıcılar vardı ama “Yeter yahu!” noktasında tıkanmışlar daha fazlaydı ve onların duygularını ciddiye almak lâzım. Vaktiyle hükümete oy veren insanlarda bile bu asabiyetin izleri bâriz. Güler yüzlü, gönül onarıcı, şefîk bir siyaset dili çok mu zor? O gerginlik, muhalif-muvafık bütün topluma sirâyet ediyor.' (Alkan, A. T., 03.06.2013. http://www.zaman.com.tr/ahmet-turan-alkan/dedim-birakin-yurusunler_2096443.html ).

Ne olur biraz vicdanınızın sesine kulak verin, mantıklı düşünün. Başbakanın dinimizin ya da partisinin arkasına saklanmasına izin vermeyin. Başbakanın siz-biz kışkırtmalarına aldanmayın. Bir başbakan milletini nasıl ikiye ayırabilir ki? Biz halkız, siz de öyle. Sokaklardaki de halk. Üstelik bir partiyi temsilen orada değiller, bir partiye karşı bile orada değiller. Bu 'ben ne dersem o olur' tutumuna karşılar. Tek bir kişinin, değil kendine oy vermeyenlerin, kendi partisinin dahi görüşünü umursamadan hareket etmesine karşılar. İşte o yüzden, alanda her partiden, her kesimden insan var. Bir kişi söyledi diye doğru olmak zorunda olmadığını, kişilerin katıldığınız, katılmadığınız, beğendiğiniz, beğenmediğiniz görüşleri, davranışları olabileceğini unutmayınız.

Pazartesi, Ağustos 19, 2013

Yazamadığım günlerde neler oldu neler...

Yazamadığım günlerde Gezi eylemleri vardı, 6 kişi öldü, 14 kişi kör oldu, kim bilir kaçı komada, 1000'lercesi yaralı, fiziksel olarak yaralanmayanlar dahi sağlam sayılmaz, ruhları paramparça. Yazmayı yüreğim kaldırır mı bilmem ama unutmamak adına yazmak istiyorum. Çok konuşulacak bugünler ileride biliyorum.

Bu süreçte en yakın arkadaşlarımdan biri evlendi, ben mutluluğunu yaşayamadım, ailede 2 kanser çıktı neye ağlayacağımı şaşırdım, yine yazamadım. Viyana-Prag gezisi yaptım, Türkiye'ye zor geri döndüm, yine yazamadım. Antalya'ya gittim, doğum günüm, evlenme yıl dönümüm geçti adam gibi sevinemedim. Kapana kısıldım kapana. Not düşüyorum buraya, bunlar bilahare yazıla...

Çarşamba, Ağustos 07, 2013

Ben istiyor yazmak

Beynimin kafama,
Kalbimin gövdeme zor sığdığı günlerdeyim.
Her zaman olduğu gibi yazmaktan kesildim.
Oysa yazmayınca daha çok ağlıyorum,
Kelimelere dökünce bir nebze olsun az...
Ama çok düşünce, daha da çok duygu olunca bende,
Dar geliyor dil kurumunun kelimeleri,
Sözel becerilerim cümle kurmaya yetmiyor;
Yazamaz oluyorum...