İspanya ile ilgili en azından bir girdi yapmam lazım. Sonra elimden geldiğince genişletirim metnini. Kocacığımla 11-12 günlük bir İspanya seyahati yaptık Temmuz sonu, Ağustos başı. Benim Barcelona'da bir konferansım vardı, başına Madrid, sonuna Sevilla (Ayça'da kaldık) ekledik, uzattıkça uzattık :) Çok keyifli bir seyahatti, turla gitmemenin verdiği gevşekliği sonuna kadar kullandık...
Kesinlikle bu yazıyı detaylandıracağım, böylesi güzel bir anıyı, tekrar tekrar hatırlamayı çok isterim :D
Madrid'de Cason Del Tormes'de kaldık. Ulaşım kartının yanı sıra 48 saatlik Madrid kart aldık, bir nevi müze kart, ona bayıldığımız parayı çıkartmak için de her yeri gezdik :D Tren müzesinden, boğa güreşi arenasına, Real Madrid stadyumundan Botanik bahçesine ve tabii ki tüm sanat müzelerini de... sanırım gezdiklerimizi şu şekilde listeleyebilirim, ama diğer şehirler için böyle bir performans beklemeyin :)
Museo de la Catedral de la Almudena
Museo del Ferrocarril
Museo Nacional Centro de Arte Reina Sofia
Museo Nacional de Artes Decoratives
Museo Nacional del Prado
Museo Thyssen Bornemisza
Palacio Real de Madrid
Plaza de Toros de las Ventas
Real Jardin Botanica
Teatro Real - Visita Guiada
Tour Bernabeu
Plaza Mayor
Palacio de Crystal
Retro Park
Barcelona'da Hotel Albeniz kaldık.
Plaça Reial'de Ambos Mundos diye bir restoranı çok sevdik ve öğünlerimizin çoğunu orada geçirdik. Bol deniz ürünü, sebzeli tavuklu paella ve sangria tükettik.
La Rambla caddesini arşınladık, yol üstündeki pazarda (Mercat de Sant Josep de la Boqueria) vakit geçirdik, meyve yedik. Pitahaya diye bir meyve denedim, hoşuma gitti. Çeşit çeşit nougat denedik, hatta alıp buraya bile getirdik.
Tabii ki Sagrada Familia'ya gittik. Ben daha önce gitmiştim ama kulelere ilk kez çıktım, o meşhur salyangoz merdivenlerden kimbilir kaç basamağı döne döne yürüyerek indim. Korkuluk yoktu, bacaklarım titriyordu. Ben kim kuleden dönen merdivenle inmek kim aslında. Ama kocacığım o kadar istedi ki kıramadım.
Bir gün plaja gittik, denize girdik. Kocacığım zebra gibi yandı :)
Park Güell'i gezdik. Park Güell'de yanlış bilet alıp Gaudi'nin evini gezdik :) (Not: Gideceklere tavsiyem biletleri mutlaka internetten almaları) Limanda gezdik, El Cap de Barcelona heykelini vs. gördük.
Sevilla'da Ayça vardı. Bizim için inanılmaz bir şanstı. Gerçi Ayça orada olmasa Sevilla'ya gitmezdik o da ayrı mesele. Bilmem kaçıncı davetin üstüne, İspanya'ya gidp de ona uğmamak olmaz dedik. Ayça'da konakladık ve onun sayesinde bir turist gibi değil de İspanyol gibi gezdik. Uçaktan iner inmez ki gecenin bir yarısıydı, gecelere akmaya başladık. Santa Triana festivaline denk gelmişiz :D Yorgun ve uykusuz bir şekilde başladığımız gece, 4 gibi bitti ki bıraksalar benim eve dönmeye niyetim yoktu. Ertesi gün otellerden sonra, harika hissetiren bir ev kahvaltısıyla başladı. Kahvaltıda zaten sevdiğim Philadelphia krem peynirinin daha mükemmel olabildiğini keşfettim. Neyle? Turşu ile. Deneyin derim. Peşinden bir parça alışveriş, La Campana'da bir kahve. Şehrin yeni simgesi olan Parasol muydu neydi, onun tepesinde yürüyüş ve tüm şehri tepeden izleme imkanı. Hammon pastırması denemeleri, tabii bir de Manzanilla içmece. Ardından bir kilise düğünü izlemece. Yüksek bir bardan Giralda'yı izlemece. Giralda'nın özellikle gece görüntüsü muhteşem. Festival kapsamında Sevilla'nın dans gösterilerini izleme ve hatta dans etme. Ostrerias de Mercado'da şampanya eşliğinde çeşit çeşit deniz ürünü deneme, geceye Casa Cuesta'da devam etme. Ayçe'nın sempatik Stephanie'siyle takılma. Gecenin bir yarısı Chuerreria yeme. Bir öğleden sonrayı The Merchant'ta Ayça'nın bir başka arkadaş grubuyla geçirme
Devam edeceğim ;)
havadan sudan, içten, hayattan, ondan, bundan,
şundan,
bunaldıkça, güldükçe, paylaşmak icin...
Çarşamba, Ağustos 13, 2014
Pazar, Ağustos 03, 2014
Temmuz Tatili - Antalya
Temmuz en sevdiğim ay olabilir :) Bu Temmuz'da neredeyse hiç işe gitmeyerek rekora koşmuş olabilirim.
Önce Antalya'daydım, aynı otele bu kadar çok gittiğimizi hatırlamıyorum hiç. Xanadu tuhaf bir şekilde favorimiz oldu. Babanne, amcalar, anneler ve kısa bir süreliğine de olsa kardeşle. Bu arada bunu da not düşelim günlüğe: Her ne kadar henüz İstanbul'daki evini kapatmamış olsa da kardeşim Ankara'ya geri döndü, BM'de girdi işe :)
Bol bol foto'da görülen ağaçların altında yayılarak, iyiyip içerek, arada kaydıraktan kayarak, tabii bir de kitap keyfi yaparak geçirdim zamanımı. İkinci foto da Xanadu pikniği, o kadar keyifli ki onun fotoğrafını eklemeden geçemedim.
Not düşecek iki tane de kitap var aklımda, bir sonraki yazı onun için olsun. Tabii bir de İspanya turumuz için bir yazı döktürmeyi planlıyorum, uzun uzun...
Önce Antalya'daydım, aynı otele bu kadar çok gittiğimizi hatırlamıyorum hiç. Xanadu tuhaf bir şekilde favorimiz oldu. Babanne, amcalar, anneler ve kısa bir süreliğine de olsa kardeşle. Bu arada bunu da not düşelim günlüğe: Her ne kadar henüz İstanbul'daki evini kapatmamış olsa da kardeşim Ankara'ya geri döndü, BM'de girdi işe :)
Bol bol foto'da görülen ağaçların altında yayılarak, iyiyip içerek, arada kaydıraktan kayarak, tabii bir de kitap keyfi yaparak geçirdim zamanımı. İkinci foto da Xanadu pikniği, o kadar keyifli ki onun fotoğrafını eklemeden geçemedim.
Not düşecek iki tane de kitap var aklımda, bir sonraki yazı onun için olsun. Tabii bir de İspanya turumuz için bir yazı döktürmeyi planlıyorum, uzun uzun...
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)