Pazartesi, Temmuz 26, 2010

Epeydir aklımı kurcalıyor, blogumun birkaç problemi var;
1) İçerik: Yazılarım eskisi gibi değil, edebi değeri çok daha düşük, gittikçe ilkokul günlüğüne benzemeye başladı. Sadece gün içerisinde başıma gelenleri paylaşıyorum neredeyse, oysa tek mesele o değildi, ben arada şiir ve yazı yazan bir kimse olduğumdan ve bunların da yıllar içinde kaybolup gitmesi istemediğimden, blogda paylaşma gibi bir yöntem bulmuştum.
Gerçi diyeceksiniz hayatın gittikçe sıradanlaşıyor, haliyle bu da bloguna yansıyor. Evlendim, artık çalkantılı bir aşk hayatım yok; hatta çocuğum mocuğum olursa boklu bezlerden falan bahsetmeye başlamaktan korkuyorum. İş hayatım desen paylaşılacak anlatılacak bir yanı yok, hepi topu doktora yapan bir araştırma görevlisiyim, timsah avcısı değil. Çözüm olarak, var olan şiir ve yazılarımı buraya aktarabilirim, hem kağıt üzerindekilerin dijitale dönmesini de sağlamış olurum. Ayrıca her hafta günlük hayatım dışında belli konularda yazılar yazabilirim.
Diğer yandan blogumda günlük hayatımı da adam gibi paylaşamamaktayım. Bu kadar şeffalık da bazen beni tedirgin ediyor, adımı kullanmamaya dikkat ediyorum, özel isimlerin bir kısmını değiştirerek kullanıyorum, bazı olayları ise istememe rağmen yazamıyorum falan.
2) Reklam: http://kendicapimda.blogspot.com/2007/05/blogunuza-reklam-verin-diye-bi-duyuru.html bağlantısındaki yazımdan anlayabileceğiniz gibi bloguma reklam almak gibi bir isteğim olmuştu, o zaman bloguma günde 2 kez girilse diye hesap etmişim, belli ki henüz Google Analytics kullanmıyormuşum. Blogumun ayda 1000 ziyarete kadar aldığı oluyor. Ama yine de reklam mevzusu kafamın bir kenarında duruyor. Üstelik gün geçtikçe kafamı kurcalıyor. 
3) İzin: Blogum herkese açık, reklam işini devreye sokarak bu işten para kazanmamama rağmen, birçok kişinin blogumu takip etmesi hoşuma gidiyor. Ne kadar çok, o kadar hoş :) Ama bir o kadar da soruna neden oluyor. Nitekim blogumun sansürlendiği oldu birkaç kez. Bunun yanı sıra blogumu çok kişi okuyor ama nedense o kadar da etkileşimli sayılmaz, herkes okuyup kaçıyor, bir soru soruyorsun 3-5 bildik adamdan (sağ olsunlar) başkası yanıtlamıyor. Kısaca blogumun herkese izinli olması sayısal olarak tatminden başka somut bir fayda sağlamıyor, ancak somut zarar veriyor maşallah.
İlk 3 madde de zaten birbiriyle ilintili, herkes izinli olduğu için içeriği kısıyorum, hatta ona rağmen başımı belaya sokuyorum; sadece dost bildiklerime izin versem, içeriği de genişletebilirim, adımı sanımı saklamama gerek kalmaz. Ya da hiç değilse reklamdan para kazanıyor olsam izin mevzusuna eyvallah derim. O veya bu sebeple içeriğim gün geçtikçe beklentilerin altına iniyor, böylece okuyucum azalıyor, sayısal tatmin de elden gidiyor falan filan... Kısaca durum iyice tatsız bir hal alıyor.
4) Telif Hakkı: Gelelim telif hakkı konusuna; anonim olanları değil de belirgin bir şekilde bir kişiye ait görselleri blogumda ya kullanmıyor ya da kaynak veriyorum, ancak bu da beni kısıtlıyor, aradaki sınırı çizmek de her zaman kolay olmuyor, ayrıca yasal olarak internettekiler ne zaman ortak mal sayılıyor filan bir bilgim yok. Tabii her zaman istediğim görseli bulamıyor bazen kendim çiziyorum, eh çizdiğim şeyi internete saldım mı zaten kendi telif hakkım da allaha emanet oluyor. Bu görselden de öte tüm yazılarım için geçerli. Son zamanlardakiler olmasa da eski yazılarımın bir kısmının çalınabileceğine ve gazete/dergilerin köşelerini süsleyebileceğine eminim.
5) Yedekleme: Bir başka problemim ise blogumu yedekleyemiyor olmam. Zamanın birinde Berk nasıl yedekleyebileceğimi söylemişti, ancak uygulamaya koyamadım, üstelik yanlış hatırlamıyorsam, o yöntemde görseller yedeklenmiyordu ki benim birçok gönderim ancak görseliyle beraber anlam kazanıyor.

Bu konularla ilgili fikri, çözüm önerisi, yorumu olan var mı?

3 yorum:

Vil dedi ki...

4 blog daha aç, birine dök içini-rahatla, diğerine köşe yaz, birine yemek tarifleri-pratik ev önerileri, öbürüne de gezi :D
alıştın sen zaten onlarca blogu yönetmeye ;)

s dedi ki...

:D Ya aklıma gelmedi değil. Ama yazıları nasıl ayıracağımı bilemedim. Ölçüt meraklısıyız ya, onları belirlemem lazım, ona da uzman görüşü lazım :)

Vil dedi ki...

Hımmmm, o zaman bir tane de uzman görüş blogu aç :D