Dün iş çıkışı doktora gittim, kulağım ve boğazım ağrıyor (dışarıdan herhangi bir hastalık belirtisi göstermiyorum, kimseye çaktırmadan ayakta atlatacağım inşallah), sonra doktorun verdiği ilaçları almak üzere eczanenin yolunu tuttum. Peşinden bu akşamki misafirime yapmam gereken hazırlıkları düşünerek ver elini market dedim. Efenim undur, yumurtadır, kakaodur filan. Sonra eve. Ortalığı toplamakla işe başladım, mutfak dandiniydi zaten, orayı toplamadan herhangi bir iş yapmak mümkün değildi. Boşaltıp yeniden doldurduğum makina, bulaşıkları yıkarken keke giriştim. Kahveli kek; yeni bir tarif... Akşama belli olacak iyi mi kötü mü. Bu arada kocacım aradı, geliyorum dedi, yufkayı ona sipariş ettim. Kendisi benden de beter durumda, ateşi falan var, o alışverişi yapadururken ben de kekin arasında ona yemek ısıttım. Keki fırına atmayı başardıktan sonra, yeniden yarattığım dağınıklığı topladım ve artık soğumuş olan yemekleri ısıtıp, ben de yedim. Yemeğin ardından fazla oyalanmadan tatlıya geçtim, muhallebi pişirmekten hiç hoşlanmıyorum, dibi tutmasın diye karıştır karıştır, eeh nereye kadar. Kocacım hasta olmasa yardım ederdi, ama o da baygındı. İşte öyle tatlıyı da yaptım. Haa bu arada misafirlerin arasında biri kız, biri oğlan olmak üzere iki bebiş var, geldiklerinde onlara vermek üzere alınan hediyeleri bir güzel paketledim, hem de karışmasın diye biri pembe biri mavi olacak şekilde :) Gece 1 gibi yatağa süzülmeyi başardım, biraz kitap okuyup, uyudum. Ve günün sonunda kendimi anne gibi hissettim, götü yer görmez, herşey ve herkes kendinden önce gelir, detayları düşünür, koşturur da koşturur, yatağa en son o girer... Ne hissettiğimi biliyorum, ama bu hissi sevdiğim söylenemez :(
2 yorum:
ya ben hem istiyorum kışı hem istemiyorum.böyle aradabir yaza uğrasada gitse olmazmı:(((
Aslında bana da sorsalar, "Bundan sonra kışı yaşamama şansımız var, kaldıralım ister misin?" Cık derim, kaldırmayın, hem kış olmazsa yazın ne anlamı kalır ki, sevecek neden bulamayız...
Yorum Gönder