Pazar, Eylül 02, 2007

Dün döndüm tatilden ve yarın tez jürim var. Annemlerin yokluğundan istifade, bütün gün sürttüm, son gündüzümü çalışmadan geçirdiğim için zaten yeterince vicdan azabım vardı ve daha kötüsü biraz evvel, çalışmak üzere bilgisayarın başına oturunca fark ettim ki sunumum yanımda değil. Böyle bir aptallığı nasıl yapabildim bilemiyorum...

Zor dakikalar, zor saatler hatta zor günler geçirmekteyim. Gerginliğim doruklarda. Düşünsenize, yarın saat 11’de, son 3 yılını alamayacağı bir diplomaya harcamış ve onun ötesinde işsiz biri olabilirim. İşsiz kalma ihtimaline karşı son aylarda yaptığım planlar, geçerliğini yitirdi, belki de hep geçersizdi, ben farkında değildim. Herneyse, sonuç olarak, işsizlik seçeneği üzerinde bir çalışmam yok sayılabilir... Şayet tezimi verebilirsem, jüride beni ne kadar zorladıklarına bağlı olarak, doktora hakkındaki düşüncelerimi gözden geçirmeliyim. Eğer devam etmek ve akademik hayatta kalmak istiyorsam, Amerika’ya mamerikaya gitme işlerine girişmeliyim ki hiç bir şey gözümde bu kadar büyümüyor. Yok, kalmayı istemiyorsam, daha da başka bir çözüm yolu bulmalıyım, ki bu vermesi ve devamı en zor olan karar sanırım. Şu an için en azından 3 ihtimal görebiliyorum, kaldı ki bunlar sadece işle ilgili olanlar, bunlarla kombinasyon oluşturacak, aşk gibi, aile gibi, arkadaşlar gibi bir sürü öğe var. Aklımın bulanıklığından, böylesi belirsizliklerden nefret ediyorum...

Bunların yanı sıra, en yakın dostum başka bir şehre taşınıyor, bir başkasının işi başından aşkın, kollarında olmadan huzur bulamayacağıma, ondan ayrı dakikaların anlamsız olduğuna inandığım adam, benle aynı evi paylaşmayı bile önemsemiyor, iş yerindeki canım oda arkadaşım yurt dışına gitmek üzere evini topluyor, onun güler yüzünün yerine kiminki gelir allah bilir, turgay desen yarın benim geçti/kaldı biramı bile paylaşamayacak kadar uzak bir şehirde. Yalnızlığın dibine vurdum...

Hiç yorum yok: