Pazar, Nisan 25, 2010

Hayyam Der ki:
Bahar geldi; başka bir şey istemem kafamda;
Hele akla hiç yer vermem bahar soframda;
Şarap, seninleyim bu mevsim, koru beni:
Söğüt ağacı, sen de ser gölgeni altıma.

Perşembe, Nisan 22, 2010


Geçen hafta sonu İstanbul'daydım. 7. Eğitimde İyi Örnekler Konferansında sunumum vardı. Konferansı pek beğendim, yine gitmek isterim. Aslında tüm konferans süresince kalmayı isterdim, ama şehrin ve barındırdığı dostların cazibesine kapıldım; saat 3'te akademik dünyamı terk etmiş, kendimi Taksim'e atmıştım. Gonca'yla görüştüm. Biraz olsun hasret giderdim. Peşinden Gözde ve Ankara'dan İstanbul'a gelen bir araba dolusu arkadaşımla görüştüm. Can, Dalsu, Onur, Kuthan, Zeynep hepsiyle bir araya geldik. Tabii onların pek tatlı arkadaşlarıyla da tanıştım. Cumartesi gecesini köyden indim şehre insanı olarak yiyip, içip, dans edip, kendimi zor toparlayarak geçirdim. Pazar sabah ise çılgın gençlik günlerimi geride bırakıp, Gonca - Onur ailesiyle keyifli bir kahvaltı ettim. Sonra yeniden Taksim ve derken kendimi havaalanında, ardından kocamın kollarında buldum. Dolu dolu bir seyahatti, Haziran için bir tekrar planı yapmaya başladık bile :)

Cuma, Nisan 16, 2010

Hoşgeldin bahaaar... Bugün mont giymedim :) Uzun kapüşonlu bir hırka giydim onun yerine. Babaannemin ördüğü :) Baharı da hırkamı da babaannemi de çok seviyorum...

Perşembe, Nisan 15, 2010


Bilgisayarım Trojan istilası altında, can çekişiyor. Kaspersky durmadan cıyaklıyor, boş bir çaba içinde enselediğini karantinaya alıyor, ama nafile... Bu virüsü bulanın, yapanın, bulaştıranın, hepsinin topluca dıııııt. Hatta küfür yetmez, direk beddua ediyorum, HIV virüsü bulaşsın hepinize, geberin!

Çarşamba, Nisan 14, 2010

Huzursuzum, bir garibim, içim sıkkın bugünlerde. Hiç birşey yapmaya halim yok. Kolumu kıpırdatmak zor geliyor. Dün gece sanki iyi gelecekmiş gibi bir saat içinde iki fincan çay, üç domates, bir salatalık, bir tabak dolusu çekirdek, koca bir paket çikolata yedim. Bunları çok kısa bir süre içinde, üstelik bir ondan bir ondan yiyerek tükettim. Iyyk! Bu esnada geriye 5 sayfası kalmış makaleyi okumak için büyük çaba sarf ettim, ama bir türlü odaklanmayı beceremedim, beynim tatile çıktı sanki. Böyle anlaşılmayan haller mevsim geçişine yorulur genelde, ama kıştan bahara geçerken de olmaz ki bu his anacım. Hmm gerçi ola da biliyormuş, google öyle diyor:
                                       
"Soğuk kış mevsimi yerini bahara bıraktığında tüm doğada olduğu gibi insanlarda da canlanma, neşe ve coşku hali uyanmaktadır. Bununla birlikte bazı insanlarda bunun tam tersi olan bahar depresyonu görülebilir. Özellikle baharın ilk günlerinde başlayan enerji azlığı, yorgunluk, konsantrasyon bozukluğu, mutsuzluk, sıkıntı, uyku bozuklukları ve iştah değişiklikleri gibi belirtilerle seyreder. "

Salı, Nisan 13, 2010

Hiç bir işe yetişemiyorum. Çalışıyorum çalışmasına da ama olmuyor. Geçtiğimiz hafta boyunca fakülte ve bölümün işleriyle uğraştım, kendi işlerime, tezime, derslere, bildirime ayıracak zaman bulamadım. Bir de konferansa gidiyorum hafta sonu, sunumu bile yok ortada. Of anam... Yok yetişemeyeceğim ben mümkün değil.

Çarşamba, Nisan 07, 2010

Evim evim güzel evim...
Kocacım yok Pazar'dan beri,
bense annemlerde kalıyorum.
Kocam da evim de burnumda tütüyor...

Salı, Nisan 06, 2010

"Mesela sizce ben nasıl bir öğretmenim? Gerçekten bu sorunun cevabını her zaman merak etmişimdir. Hayalim tatlı sert tabiri vardır ya, işte öyle bir hoca olmak. Hem sevileyim, hem sayılayım. Bilmem başarıyor muyum? Ya da başarmak için ne yapmalıyım? Nedere hata yapıyorum? Sizce?" diye sormuştum öğrencilerime;

Aşağıdaki ilk 3 öğrencilerimden, 4. ise eski öğrencim, yeni çalışma arkadaşım tarafından yazılmış cevap:

1) *Mükemmel: Eksiksiz, kusursuz, tam, yetkin, şahane. Diyor TDK.

2) Nerede hata yapıyorum? dedirtecek kadar başarısız olduğunuzu sanmıyorum. Hatta tartışılmaz bile bence siz başarılısınız. Cana yakın öğrenciyi seven yapınız bizimde rahat olmamızı sağlıyor ( Hatta bazen fazla rahatız di mi ) ama biz de hala öğrenciyiz :))

3) Başarılı :) Uzun zamandan sonra ilk defa sizinle önemsendiğimizi fark ettik. Görüşlerimizin önemsendiği, düşüncelerimize saygı duyulduğu, anlayışla karşılandığımız, not kaygısından uzak vb. bir ortam eğitim hayatımız boyunca hayal ettiğimiz bir ortamdı. Bize bu ortamı yaşattınız. Hayal ettiğiniz ve bizimde örnek alabileceğimiz bir öğretmensiniz.

4) insanın hayran olduğu biriyle çalışması anlatılmayacak bir mutluluk bence. bu yüzden de hala öğrencilik yapıyorum yanında :) ustam saygılar :)

Pazartesi, Nisan 05, 2010

"On yüz bin milyon baloncuk" işim var. Belli ki hafta sonu gevşemiş, buradaki dizi dizi işleri aklımdan silmişim. Şimdi düşündükçe nefesim kesiliyor, boğuluyorum. Hangi birinden başlasam bilmiyorum. Pazartesi sendromu için oldukça geçerli ve hatta yeterli bir durum. Ancak işleri bugün biraz azaltamazsam Salı sendromu, Çarşamba sendromu diye gidecek, ki sanırım buna başka bir isim verirler...

Perşembe, Nisan 01, 2010

"Flash Dersi Derdi" bitti, projelerini değerlendirmek var sırada, onu da yaptık mı, oh...