yürüdüm bugün,
öğle güneşinin altında,
gelincik tarlasında.
kırmızı, kan kırmızı vahşi çiçekler, şu gelincikler.
asi, özgür, başına buyruk...
nerede, neden ve nasıl bitiverdikleri belli değil.
o tozun toprağın, çerin çöpün içinde,
canları istediğinde,
istedikleri kadar fışkırıyorlar,
"sen bana karışma" dercesine.
sevdilerse bi yeri dağıtıyorlar,
ortaya koyuyorlar tüm güzelliklerini,
yayılıyorlar her bi yana.
ne sulamasını bekliyorlar kimsenin,
ne ilgi göstermesini,
kimseye ihtiyaçları yokmuşçasına.
oysa tum o havalarina ragmen,
minik bir ruzgar ya da sert bir dokunuş bitirebilir onları,
dökülüverir narin yaprakları.
kırılganlar hem de çok,
ve ölesiye gururlu,
saklamak ister gibi bunu.
sizce de bazı kadınlar gelincige benzemiyor mu...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder