Pazar, Ekim 21, 2007

aşk & arkadaşlık

Kalbin arkadaşlıkla aşk odaları yan yanadır hani, kimi zaman birinden diğerine geçiverir insan, kimi zamansa iki odayı bağlayan koridorda sıkışıp kalır... Arkadaşlığın ötesindedir yaşananlar, ama aşkın başlama çizgisi de geride kalmıştır.

Bazen aşk acısı paylaşılır onunla, omzunda ağlayarak; bazen bir bakışta, bir dokunuşta aşk fısıldanır gizliden. Kimi zaman dostanedir sırtını sıvazlayan eli, kimi zaman başka bir dünyaya açılır hissedersin kendini.

Hem uygun birini bulsun, mutlu olsun ister, hem her bulduğunu kıskanırsın onun. Sanki kimsecikler yakışmaz yanına, hep daha iyisine layık olur bizimki, kim bilir öyledir de belki…

En çok onunla eğlenilir, tıpkı en çok onun acısına iç geçirildiği gibi. Hep bir yarım kalmışlık hissi verir insana bu ilişki. Aradasındır, bazen tam ortada, çoğu zamansa sınırın bir o, bir öbür yanında. Dilinin ucuna geliverir kelimeler, sonra geldikleri gibi giderler. Nadirense, kolayca göz ardı edilebilsinler diye, bir şişe şarabın arkasına gizlenip dökülüverirler…

Hani, “kimse bulunmazsa” 30’unda evlenilmeye söz verilir onlarla:) “Evde kalırsan, ben seni alırım” denir yalandan. İki taraf da bilir oysa, o cümlelerin ardında gizlenenleri, ikisi de görür, farklı bakan gözleri, karşıdan karşıya geçme bahanesiyle tutulan eller, yer olmayınca aynı koltuğa sıkışmalar nedendir hissederler… Gizli bir anlaşmadır sanki söz konusu olan, sözler olmadan, gözlerle imzalanan…

Kim bilir belki de en sonsuzu, en dolusu, en güzeli budur aşkın… Ve tabii dostluğun da…

Koridora sıkışmış aşklara, koridorda yaşayan dostlara…

Hiç yorum yok: