Cuma, Ekim 26, 2007

Süpermarketin sebze reyonundan, bira bardağının kenarından, arabanın yan koltuğundan, torpido gözünde bekleyen kağıttan silinir aşkın izi yavaş yavaş…

Ev anahtarının ucunda sallanmaz olur aldığı anahtarlık. Dayansın diye yürek, kurutulmuş gül görünmez bir köşeye konur. Masanın üstündeki kart tıkılır bir dolaba... Bir virüsmüşcesine flash bellekten temizlenir aşk aceleyle. Rafa kaldırılır aşkın ilk emaresi olan hediye kupa, kurulan hayallerle beraber yanında. Kahveye yeni bir anlam yüklenmeye çalışılır ve yeni hayaller kurulmaya… Tavuk kanat sevilmezler listesine girer yeniden, peynirli makarna da. Odtü’nün her köşesi silinemez diye akıldan, geçmez olur yollar artık oradan. Yasak gelir bazı şarkılara ve beraber çekilmiş fotoğraflara bakmaya…

Boğulmakta olan adamın son çırpınışları misali, kabarır arada yürek inatla. Ve bazen kendinin, bazense bir dostun eli uzanıp, geri batırır nefes almaya çalışan adamı suya…

Böyle bitirir insan işte aşklarını ve aşkın bitişini izlemek, boğulan bir insanı izlemek kadar üzer insanı…

Hiç yorum yok: