Geçen haftanın başını hastalanmamak için direnerek, Perşembe'sinden itibarenini ise yatak döşek geçirdim. Evde geçirdiğim 4 günde bir şeyler çalışma isteğiyle (mecburiyet, baskı, vs. kelimeleri daha uygun olabilir) yanıp tutuşmuş olsam da, kafam yastığa yapışma eğilimindeydi, o yüzden ya yatakta ya da tv karşısındaki koltukta zamanımı geçirdim. Geçen günlerin ardından haliyle çoğu göze hitap eden yazılar biriktirdim aklımda:
Dizi: Fringe
Kocacımla dizi keyfinin üstüne yok. Flash Forward'ın tadı damağımızda kalınca kendimize yeni bir evlat edindik ve başladık aralıksız izlemeye. Enteresan bir dizi, anlaşılamayan olayları çözme amacıyla sınır bilimle (yok ışınlanma, efenime söyliyim genleri karıştırma, paralel evrenler vs.) uğraşan bir FBI birimi var, bir ajan, kafayı sıyırmış bir prof. ve onun çok şey bilen oğlu başrolde. Önce fazla sarmamıştı ama sonra sevdik ve tükenene kadar izledik. İlla ki açıklar oluyor, ya bu ajan kızımız niye FBI'da kimse yokmuş gibi her yere kendi kendine dalıyor falan gibi, adamı delirtebiliyor. ama bilim kurgu sevenler sevecektir zannımca.
Film: Gökteki Kale

Clive Owen ile Monica Bellucci oynuyor diyorum. Vurdulu kırdılı bir izlenim veriyor, tamam aşırı bir beklentiye girmezsiniz ama izlememezlik de etmezsiniz sanki. Biz de kandık. Çok anlamsız, Cüneyt Arkın'ın iki düzine adamı haşat ettiği ir filmi izlesek, daha iyiydi. İzlemeyiniz efendim.
Kitap: İnci Gibi Dişler

Jim Carrey adamım. Romantik komedinin güzel bir örneği, seviyorum böyle filmleri...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder