Perşembe, Aralık 06, 2012

çıtırım çıtır

Yazacaklarımı bekletmeyi, biriktirmeyi hiç mi hiç sevmiyorum. Öyle olduğu zaman bir görev havasına giriyorum. Gönderilerde sadece olayları özetleyip konuyu kapatmak istiyorum hızlı hızlı. Oysa yazmak keyif olmalı. Ancak ister istemez birikti yazacaklarım. Evdeki internet bağlantımız problemli olduğu için. Daha da kötüsü kaç sefer yazmaya niyetlenip de yazamadığım için hevesim de kaçtı :( Neyse başlayalım bakalım yazmaya, olduğu kadar artık...

Çarşamba geldiğimden beri en dolu günümü geçirdim sanırım. Bir günde 5-6 kuş vurmuşumdur ve okulu astım desem yeridir :) Öğlen Zekai ile çıktık yola, önce Fish Market'e (fotoda sol üst köşe) balık yemeğe gittik. Balık kokusunun haricinde güzel bir mekandı, kokuya da er geç alıştım. Somonlarımızı yiyip kalktık. Sonra kuzeye doğru yürüyüşe geçtik, buralarda yürümek hayvanlara has olduğundan, hareketimiz oldukça garipsendi. Oysa yürümek de ayrıca keyifliydi ki buralarda insan hareketi çokça özlüyor. Ne de olsa en büyük hareket alışveriş arabasını itmek gibi görünüyor. Her neyse yürüyüşümüz sırasında biraz da olsa christmas süslemelerini gördük ve son nokta olarak şehrin sanat müzesine ulaştık. Bu şehirden beklenmeyecek kadar çok eser vardı. Modern çalışmalar sadece birkaç parçayla sınırlıydı ki daha çok olmasını tercih ederdim; yine de güzeldi. Müze gezmesi bittikten sonra kuzey meselesi de ters tarafa bir yaya hareketiyle son buldu. Kendi çiftliğimize gelince Demet'le buluştuk, önce Naked Art Galerisi'ne (çoğunlukla buluntu nesnelerle yapılan sanatsal çalışmalara yer veren bir galeri) ardından da hep beraber J. Clyde'a gittik. Yanlış hatırlamıyorsam 4-5 sayfa bira çeşidi vardı menüde. Çok büyük sıkıntılar çektim seçimde :) Süper bir garsonumuz vardı da sağ olsun, daha önce deneyip sevdiklerimden yola çıkarak, iyi önerilerde bulundu, tabii Demet'in önerileri de yadsınamazdı, onu da dinledim. Hatırladığım kadarıyla not düşelim dersek, Goose Island'dan ama kimbilir ne tipi, hangi marka olduğunu bilmediğim bir chocolate stout, bir de Founders bir şey ale olması lazım... Kendimi henüz 18'ine basmış, ilk kez bara giden biri gibi hissettiğim bu uzuuun (!) günün ardından transfer işini çözüp yurda dönebildim :)

Hiç yorum yok: