Çarşamba, Aralık 05, 2012

Türk Kahvesi

Meryem'le gizli kapaklı içtiğimiz, sıcacık ve kısacık sohbetlere meze yaptığımız Türk kahveleri, Gonca ve Turgay ile şen kahkahalı molaların bahanesine dönüşmüştü. Derken ufacık tefecik bir peri çıkageldi, hepimizin gönlünü fethetti, kahve seanslarına dahil oldu. Sonra Gonca gitti, eksik kaldı kahveler. Gökhan ortak oldu o ara, arada yaptı bile hatta, sonra mı sonra Fatma geldi, sevgi dolu kanatlarıyla Türk kahvesini sahiplendi. Kahve öğle yemeklerinin ardından gerçekleşen bir seramoniye dönüştü. Bir minik daha eklendi aramıza, Türk kahvesi tam bir ritüel oldu.
Zerre kadar özlemedim Türk kahvesini, bir gün olsun, 'olsa da içsek' demedim geldiğimden beri. Kahvenin yanındaki lokumları çekiyor canım sadece, sohbetlerini, gülümseyişlerini, kikirdeyişlerini. Bir de kahve öncesi öğle yemeklerini özlüyorum, yemekleri değil onlarla yemeyi özlüyorum. Beni seçeceğim insanlarla ıssız adaya atsan bana mısın demeyeceğim belli ki.
Nabeel's diye bir yere gittik bugün Demet ve Zekai ile, üniversiteye yakın. Yunan kahvesi adı altında Türk kahvesi içtim. Bulaşık suyuna benziyordu, nerede Fatma'nınkiler nerede, lokumlar nerede?

3 yorum:

f dedi ki...

senin kanatların yanında benimkiler minnacık kalır :) ah ah gelsen de yanındaki sandalyeye otursam canım sıkıldığında, kahve de yaparım hem :)

enmery dedi ki...

ozledigim zamanlarin ust siralarinda o kahve molalari, dert paylasimlari... sanki dondugumde hersey kaldigi yerden baslayacak gibi geliyor ama sanirim yaniliyorum :( olsun sen yine orada olacaksin degil mi?

s dedi ki...

Ben kazık kaktım, bekliyorum :) Sen dön, ilk sade kahven benden, sonra Fatma'dan ;)