Cumartesi, Aralık 15, 2012

Fuego ve Nasıl bağlandıysa yine: Eğitim

Cuma gecesi ateşimizi bir Meksika lokantası olan Fuego'da ki Fuego da ateş demek olsa gerek, Nesrin ve Zekai ile söndürdük. Hemen de söndü sağ olsun. Hiç uzatmadı. 10 olmadan eve döndüm. Çok geçe kalmıyorum, ne derler uzun süre spor yapmayınca, o misal, hamlamışımdır zaten, birden yüklenmek olmaz. 
Ne yedik, ne içtik köşemizde, 'gözüne dizine dursun' temasına yer vereceğiz, nitekim denediğim içkileri sayma imkanım yok. Passion Fruit Mojito favorimdi onu söyleyebilirim. Margaritasını beğenmedim. Herhalde 10 çeşit kadar da bira denedim, tadımlıktı, burada bira tatma işi var, müthiş ve inanılmaz gerekli. O kadar çeşit var ki bilmek mümkün olmadığı gibi, size hiç uygun olmayan bir bira çıkma olasılığı da oldukça yüksek, örneğin bana bugün şekerli mi şekerli bir bira denetti kız, lohusa şerbeti mi içiyorum, bira mı içiyorum ayırt edemedim. O kadar denemeden sonra da farklı bir bira tüketmek konusunda başarıya ulaşamadım, gidip de ne beğendin derseniz seçe seçe Samuel Adams seçtim. Kötü mü değil, ama buzdolabında da var ondan, bilmem anlatabildim mi? Bu arada Zekai onca tadımdan sonra bana acı bir gerçek açıklamak istediğini söyledi ve benim birayı sevmediğimi dile getirdi :) Gerçeklik payı olan bir tespit olabilir...
Bu arada yan masada kalabalık bir ekip vardı, yılbaşı kostümleriyle geceye katılmış, birinin doğum gününü kutluyorlardı. İddiaya girmişlerdi, kimin kostümü daha iyi yarışmasında oyumu noel baba olan sempatik bir kıza verdim, hatta gece sonunda da kucağına oturup fotoğraf bile çektirdim. 
Güzel insan, güzel insan ya. Güzel insan, dil, din, ırk ayrımı yapmaz mesela. Sevgi dolu birinin ayrımcılık yapması, birilerinin kötülüğünü istemesi, hele hele onlara bilerek isteyerek zarar vermesi falan mümkün değil bence. 
Eğitim kurtarır ancak bu dünyayı diyorum ya, öğreteceğimiz içeriği de biliyorum, sevmeyi öğretmeliyiz. Düşünmeyi falan da öğretelim, ama sevmeyi öğretelim en önce. Gerekirse, çamaşırı elimizde yıkar, dumanla haberleşiriz. Gökdelenlerde değil, derme çatma evlerde otururuz. Ama 20 yaşında bir gencin önce annesini öldürüp sonra ilkokulu bastığını, 20'si çocuk 28 kişiyi öldürdüğünü görmeyiz en azından tv'de. Hele, daha 3 gün önce alışveriş merkezinde taranıp ölenleri unutmamışken daha.

Hiç yorum yok: