Cumartesi, Eylül 16, 2006

zâhir II

(editörün notu: yazarımızın 11 Eylül tarihli zâhir adli parcasinin okunmasi bu yazıyı okumak icin ön koşuldur...) cok artistim di mi:)
Zâhir ruyamdan sonra, sanki "ama o sadece bi ruya" diye dusunenlere inat, somut birsey oldu dun. yillardir zâhirin sokagindan her gectigimde onun evine, arabasina, oralarda olup olmadigina bakarim. ne yalan soyliyim oldukca sık gectigim bi sokak aslinda. hatta bi de itirafta bulunim, cogu zaman yolumu uzatip da gectigim bi sokak. gerci nerdeyse son 6 aydir yolumu degistirmiyorum onun icin. ama yolum dustugunde de kendimi bakmaktan alikoyamiyorum. ordan her gectigimde, acaba bi gun bu sokaktan kafami onun evine cevirmeden gecebilecek miyim, yoksa ömrümün sonuna kadar onu gozleyecek miyim diye dusunurdum yillardir. dun sokaktan gectim, sokak bitti, caddeye kadar geldim. ve o an fark ettim. cevirmemistim kafami ilk defa, dönup evine, ışıklarına, arabasina bakmamistim, umutlanmamistim o sirada asagida merdivenlerde olur mu diye. gidip bi içki alayım kendime, yüreğimin özgürlüğünün şerefine :)

Hiç yorum yok: