Salı, Eylül 12, 2006

zâhir

Paulo Coelho okuyuculari el kaldirsin! Epey el goruyorum havada. Ben de varim onlarin arasinda. ışığın savascisinin el kitabi, veronika ölmek istiyor, simyacı, piedra irmaginin kiyisinda oturdum agladim gibi eserlerini okudum. gecende de ZAHİR'i okudum, hani su son kitabi. beklentim biraz yuksek oldugundan olsa gerek, muhtesemdi diyemeyecegim ben. her ne kadar cok guzel elestiriler aliyor olsa da. aslina bakarsaniz burda kitabi yorumlamak yerine, zahir kavramiyla ilgili bir yazi yazacagim.

Zahir, kelime anlami olarak gözle görülen, somut, acik demek olsa da, yazarimiz Zahir'i insanin icindeki ukde, hep gerceklestirmek istedigi bir hayal, yillardir olmasi icin dua ettigi bir sey veya bir turlu nedenini bulamadigi icin kendi kendini yedigi bir terkedis, kisaca insanin icinde kalan ve sonsuza kadar yasamaya mahkum olan o huzursuz edici sey olarak tanimliyor. ornegin roman kahramaninin "zahir"i onu bir gün hic bir sey soylemeden terk eden karisi. karisini cok ozlemiyor belki, hatta belki o kadar kiymet de vermiyordu. ama bir turlu gidisinin sebebini bilememek, hayatinin her aninda onu dusunmesine sebep oluyor...

simdi zahir'i olanlar el kaldirsin. cok di mi? eminim coktur. benim bile bildiklerim var bikac tane. Hani bi kiz var Hakan'ın sevdigi, o iste bence Hakan'ın zahiri... hep konustuklari, ayni sehirde bulunacaklari icin heyecanlandigi, aradigi, aramayi kestigi, aradigi icin kendine kizdigi, aramamaya söz verdigi, tekrar aradigi, tekrar kendine kizdigi, icin icin elbet bir gun gelecegine, geri donup, onun kiymetini anlayacagina inandigi kiz. veya Ozan'in eski sevgilisi, ona olan aşkı hic bitmeyen, ustune kimseyi sevemedigi, hayatinin geri kalaninda kimseye deger verememesinin nedeni, her yeni kiz arkadasin dudaklarinda onun sozlerini, gozlerinde gözlerini arayisi. dönüşü olmayan yol... bi erkek var hani, Pinar'in beraber olsalar nasil olacaklarini bir turlu bilemedigi, hem olmali diye dusunup, hem olmamali dedigi. belki bir "arkadasimin aşkısın" vakasi oldugundan, belki beraber olamayacaklari acik ve net goruldugunden unuttugunu iddia etmenin kolay oldugu, ama icerlerde bir yerde duran her zaman. telefonda arayanin o oldugunu bildiginde ellerinin titredigi. bir gun, belki bir gun gelecek ve devamini getirmeden "seni sevdim, seni cok sevdim" diyecek diye bekledigi. Bilge'nin eski sevgilisi var hani, bir gün hiç bir sey yokken, "ben gidiyorum" diyen sevgilisi... -sorun sende degil, benle ilgili demesine ragmen- Bilge'nin icindeki hic bir seyin bitmeyisi. boyle bir terkedise ragmen onu sevmekten vazgecememesi... yillar evvel onu kollarina alip sıkıca saran o adam zahir, Arzu icin de. ayni sehre dustuklerinde gorustukleri, uzerinden yillar gecmese, tum o yasananlar yasanmamis olsa, o bodrum aksaminda kaldiklari yerden baslayabilseler... bir gun cikip gelmesi "ikimiz de unutalim gecen seneleri" demesi icin umut beslenen insan. ve ben; yillardir icimi yaralayan, yuregimi kanatan, onlarca kez "hayır"ını duydugum ama vazgecemedigim, ustune kimseleri sevemedigim, her iliskimde sozlerini aradigim insan. ömrümü birlikte gecirebilecegime inandigim kisi. her gece telefonun calmasi icin bekledigim, birlikte birseyler icme teklifi icin ölüp ölüp dirildigim. umudu bile ellerime hep kisitli birakan... bir yandan arayip, diğer yandan sadece arkadasca aradigini söyleyen, ama beni öpmekten vazgecemeyen... aşkımın her azalışında, aslinda haince bir sekilde, bir cumleyle gunumu aydinlatan, kalbimi yumusatan, ondan vazgecmeme izin vermeyen. hep daha fazla acı cekmeme neden olan bencil insan...

zahiri gördüm dün ruyamda, aslinda aylardir yoktu aklimda, ama aklimda olmamasi yok oldugu anlamina gelmiyordu. aklimi dolduran sey beni birakip giderse su yuzune cikacakti belki de. onu daha fazla sevmedigimi anladim ruyamda, geliyordu, dusunun geliyordu diyorum, yillardir 1 dakika gormek icin yanıp kavruldugum, tek guzel sözüne kurban oldugum, bana gelmesinin tek hayalim oldugu, sonsuza kadar beraber yaşamayı umdugum, sadece gönül eglendirmek icin kirk yilda bir araya geldigi biri olmak icin bile can attigim adam cikip geliyordu ve ben bunca yildir asla olamadigim bir cesurlukta davraniyor ve geri yolluyordum onu. intikam degildi asla, hic bir sey hissetmiyordum. intikam kinden gelir. kin de aşktan. daha evvel yazmistim hatta bi yazimda. nefret etmek, ona karsi bir sey hissetmemek degildir. hani bi söz var. "kalbimden kalbine yok bile kinim - bence artık sen de herkes gibisin." iste bu cumlenin kuruldugu andir, herseyin bittigi an. kalbinden o adama ait herseyin silindigi, gözyaşlarinin rüzgarla ucup gittigi. artik hic bir sekilde umrunda olmadigi. onun acı cekmesini istemedigin, mutlu olamayasin diye dua etmedigin, kendini mutlu gostermek icin yalandan bir gulumseme takinmadigin zaman...

herkesin zahirini bulması ya da duruma göre kaybetmesi dilegimle...

Hiç yorum yok: