Bu dünya kurtulacaksa, bu yalnız eğitimle olur, eğitim de ancak iyi öğretmenlerle. Mesleğinin hakkını veren tüm öğretmenlerin ellerinden öpüyor ve kendiminki de dahil olmak üzere tüm öğretmenlerin öğretmenler gününü kutluyorum.
Üniversitede eğitim verdiği için kendinin öğretmen olmadığını savunan, öğrencilerine ilişkin böylesi bir sorumluluk taşımadığını söyleyen biriyle tanışmıştım. Yazık... Başta kendi ülkemiz olmak üzere, dünyada öğretmenlerin düşürülen değerlerine aldanmış olacak ki öğretmenliği kendine yakıştıramıyordu anlaşılan. Oysa ben gurur duyuyorum. Nitekim öğretmenler günü vesilesiyle canım öğrencilerimden birinden aldığım mesaj, niye mesleğimle gurur duyduğumu hatırlatıyor: 'Öğrencisini ötekileştirmeden hepsine eşit davranabilen ve verdiği değeri hissettirmekten hiçbir zaman çekinmeyen bir öğretmen olduğunuz için teşekkür ederim. Hayat iyi ki sizinle yollarımı kesiştirdi. Öğretmenler gününüz kutlu olsun ve yüzünüzden o sıcak gülümsemeniz hiç eksik olmasın. Öğretmene değer veren topluma kavuşabilmek ümidiyle...'
-Öğretmene değer veren topluma kavuşabilmek- ne de yerinde ve aslında ne de üzücü bir dilek. Türkiye'nin durumu gün geçtikçe kötüleşiyorsa sebebi gün geçtikçe kötüleşen eğitimimiz, değersizleşen ve değersizleştirilen öğretmenlerimiz. Nitekim Başöğretmen Atatürk her zamanki inanılmaz ileri görüşlü haliyle seslenmiş öğretmenlere: 'Öğretmenler; Cumhuriyetin fedakar öğretmen ve eğitimcileri, yeni nesli sizler yetiştireceksiniz. Ve yeni nesil sizin eseriniz olacaktır. Eserin kıymeti, sizin beceriniz ve fedakarlığınızın derecesiyle orantılı olacaktır. Cumhuriyet; fikren, ilmen, fennen, bedenen kuvvetli ve yüksek kararkterli koruyucular ister. Yeni nesli, bu özellik ve kabiliyette yetiştirmek sizin elinizdedir... Sizin başarınız Cumhuriyetin başarısı olacaktır.' Bu işi bu zamana kadar kotaramadık, acaba bugünden sonra başarabilir miyiz? Ümidim az ama denemekten başka çarem yok...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder