Salı, Temmuz 11, 2006

arkası yarın: "Hayatın İçinden" bölüm no:6

Tekrar çevirdi Selen Arzu’nun telefonunu, hala açmıyordu. Kapatıp başka bir numara tuşladı.
- Efendim Selen?
- Selam Ece, naber?
- İyidir, senden?
- Benden de iyilik, Arzu senle mi?
- Hayır evde olması lazım. 1 saat evvel konuştuk, çıkmayacaktı dışarı.
- Peki sağol, var mı senin hayatında bir gelişme? Yoksa kararsızlığın devam mı ediyor?
- Oof, uzun hikaye kızım. Benim dersim bitti, birazdan Arzu’ya gidicem. Çıkınca işten, sen de gelsene.
- Mesaiye kalıcam sanırım. Siz takılın, ben ararım gelebilecek olursam…

Kapattı Selen telefonu, bu sefer de Ece için üzüldü. İnsanın umutsuz aşka düşmesi kadar, kalbinin, sevdiğini sandığı adamdan çok, başka birinde atması da kötüydü. Hele de durum onunki gibi evlilik kararı almış biri için çok daha zordu. Sevgiliyken daha kolaydı karar vermek. Aklı nişanlısı için “onun gibisini bulamazsın, işte sana evlenilecek adam, daha ne olsun.” derken, kalbi “bırak her şeyi Yavuz’a koş” diyordu. Ne tuhaftı, insanın aşık olduğu ve evlenmek istediği insanın farklı olması. Yavuz’la evlenmek istemezdi Ece. Onunla aynı evi paylaşmak, onunla bir ömür yaşamak ya da onun çocuklarının babası olmasını istemiyordu. Sadece bir türlü vazgeçemediği tutku vardı Yavuz’la arasında. Eli eline değse bile ateş basıyordu. Soğuktan ürperen kollarını okşasın, ısıtmak bahanesiyle ya da bluzunun içine girmiş saçlarını nazikçe çekip çıkartsın diye dua ediyordu. İyi vakit geçiriyordu onunla, geziyor, gülüyor, eğleniyordu. Ama o kadardı işte, devamı gelmiyor ve bunlar evlenmeye yetmiyordu. Aslında Selen’e de sık sık olurdu bu, o sevgililerinden biriyle bile evlenmeyi düşünmemişti. Hatta neredeyse tüm ilişkilerinde erkek arkadaşları onunla evlilik hayalleri kurarken, tıpkı erkeklerin evlenme hayali kuran kızlardan kaçtığı gibi, Selen de onlardan kaçmıştı. Onlar gibi düşünmüyor olurdu evlenmeleri konusunda, onların daha fazla kendine bağlanmasına sebep olmamak için de ayrılırdı sevgililerinden.

Hiç yorum yok: